Futbol... Ölüyü diriltmek!
Bizim futbolumuz çoktan öldü.
El birliğiyle öldürdük.
Orada öyle cansız yatıyor, anlamak istemiyoruz.
Yetmiyor, bir de "niye ayağa kalkmıyor?" diye öfkeleniyor, cesedini tekmeliyoruz.
Çok mu ürkütücü? Evet!
Tablo bu kadar berbat.
Şimdi kızıp köpürerek Volkan'ı, seyirciyi, Terim'i, Arda'yıtartışıyoruz.
Günlerce sürecek bu...
Sonra futbolu beş para etmez Süper Lig'in çekişmelerine kapılıp gidince, pazar akşamı Telekom Arena'da yaşananlar unutulacak.
Hep bundan zaten...
Unutmaktan...
Ne kadar çok unutursak, o kadar "iyi" olacağımızı sanmaktan.
Boş hayallere kapılmayalım.
Bu ölüyü diriltemeyiz.
Federasyon ve kulüp yöneticileri yapısıyla, sermaye kaynaklarıyla, mevcut medya alışkanlıklarıyla bu iş yürümez.
Yeni bir doğumun peşine düşmek gerekiyor.
Bir ülke düşünün ki, yirmi yıldır kulüp yöneticileri "hakem odasını ben basarım, sen basamazsın" diye tartışıyor.
Zaten çoktandır futbolcular değil, taraftarlık maç yapıyor.
Ama işin özü para ve paranın yönetiliş biçiminde.
Bunlar aynı kaldıkça iyi bir şey beklemeyin!
İyi de, nereden gelecek bu sermaye?
Uluslararası finans piyasasından mı, oluşturulacak taraftar kooperatiflerinden mi, nereden?
Devrim niteliğinde şeyler yapılması gerekiyor.
Yani şu an için tabloya baktığımızda...
Yeni ve adil bir futbol düzeni kurmak neredeyse imkânsız!
Peki ne olacak? Hiç!..
Her sezon ölüyü yerinden kaldıracak; giydirip süsleyip canlıymış gibi makyaj yapıp kendimizi kandıracağız.
Trajik!
Ki az kaldı, yakında traji-komik olacak.
Belki o zaman öfke azalır. Hiç yoktan iyidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.