İrtibatımız var, biz yokuz!
Ne güzel diziydi Ekmek Teknesi!
Taklitleri ona hiç benzeyemedi, arkası gelmedi.
O laf hep aklımda...
Gamsız Celal'in lafı: "İrtibatı koparmayalım!" Öyle ki, dostlar ayrılık vakti geldiğinde parmaklarını telefon ediyormuş gibi yapıyor ve birbirini uyarıyordu: "Aman, irtibatı koparmayalım!"
Mobil iletişim ve sosyal medya imkânları o günden bu yana öyle gelişti ki...
Artık irtibat kopmuyor ama insanlar birbirinden koptu gitti.
Şimdi şu keskin gerçekle hesaplaşmak durumundayız...
Hep ulaşılabilir olmak ve ulaşmak, meğer bir tür uzaklıkmış!
İşler görülüyormuş ama yüzler görülmese de oluyormuş.
Hatta irtibat sürdükçe bir araya gelmek gereksiz bir sorumluluk duygusu uyandırıyor; insanda bir tür "ağırlık" yapıyormuş.
Geçmişe göre çok farklı bir durum mu bu? Hem de nasıl!
Feci mi? Feci!
Bir yandan da fayda ve kolaylık sağlıyor mu? Evet! Tuzağına böyle düşüyoruz.
Hele benim gibi "içe kapanma" tercihini sürekli cebinde taşıyanlar için tam tuzak!
On yıl öncesine kadar böyle gündelik meselelere el atmayı hafiflik sayan sosyal bilimciler şimdilerde mobil iletişim ve sosyalkişisel sonuçları üzerine çalışıyorlar.
Neymiş? Connectivity (irtibatta olmak) ile communication (iletişim kurmak) aynı şey değilmiş; bu ikisini karıştırmaya başlamışız ve iletişim kaybolup gidiyormuş...
Doğru fakat bana sorarsanız, iletişim kurunca da sorun çözülmüyor. İletişiyoruz ama birbirimizianlamakta çok zorlanıyoruz.
Parazit var, kafalar dolu, önyargılar tavan yapmış!
Konuşan çok, dinleyen yok.
Bu mu iletişim?
Aslında bütün bunları üzerinize boca etmek yerine genç bir arkadaşımdan bahsedecektim...
İnternet imkânları olmadan bir dakika bile "yaşayamayan" fakat iki aydır evden dışarı çıkmak istemeyen yirmili yaşlarda bir gençten...
Yeni girdiği işten ayrılmak üzere şu sıralarda.
Kız arkadaşından da...
Fakat ona sorsanız...
Bütün dünya elinin altında; her gün dünyanın dört bir yanından insanlarla sıkı irtibatta.
Neyse...
Belki tam bu noktada Ekmek Teknesi'nin bir başka meşhur repliğini hatırlamak gerekiyor.
"Arzular şelale" diyordu Gamsız hani!
Cesaretinizi toplayın ve hem kendinize, hem de çevrenize bir bakın...
Ne şelalesi!
Göreceksiniz ki, her şey yavaş yavaş kuruyor, çölleşme büyüyor.
Çare ne, deseniz.
Cepten video izlemek, diyecekler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.