Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Katili tanıyorsunuz!

Katili tanıyorsunuz!

Rahmetli Mahir Kaynak’ın, “Kime yarıyorsa, olayın faili odur” cümlesi, Ankara’daki rezil provokasyondan sonra yine çıktı karşımıza. 

Bir kesim, “AKP’ye yarıyor. Seçimleri erteletmek ve sıkı düzenini pekiştirmek için bu katliam bulunmaz fırsat. 400 milletvekili alamayınca savaş başlattılar” düşüncesinde...

Bir diğer kesim, “HDP’ye yarıyor. Diyarbakır’daki patlamadan sonra oylarını artırdı. Ankara’daki patlamayı da yerlerde sürünen prestijini kurtarmak için kullanacak ve ‘Sarayın gladyosu’ edebiyatına gerekçe yapacak” düşüncesinde...

Hangi yaklaşım vicdanınızı teskin eder?

Ben bu iki yaklaşımdan hangisini benimsiyorum?

Bunun bir önemi yok.

Hangi yaklaşımı benimserseniz benimseyin, “durum” değişmiyor.

Durum şudur:

Bu ülkede, “sistematik terör” uygulayan yapılar belli.

PKK nedir, DHKP-C nedir, DAİŞ nedir, MLKP nedir? Hepsi belli...

Terörden nemalananlar belli.

Şiddeti, “sonuç alıcı” bir yöntem, bir “siyaset aracı” olarak kullananlar belli.

Terör örgütleriyle organik ilişki içinde olanlar belli.

Teröre meşruiyet üretenler belli.

Terör örgütleriyle “paralel ittifaklar” kuranlar belli.

Devletin terörle mücadelesini zaafa uğratmak için sahte KCK operasyonları düzenleyip “jandarma muhbirlerini” ve MİT mensuplarını ele verenler edenler

Plaka tanıma sistemini kapatıp, teröre lojistik imkân yaratan odaklar belli.

Teröriste “terörist” diyemeyenler belli.

Teröre “hak arama eylemindeki masum çocukların istemsiz şiddeti” diye kulp bulanlar belli.

Teröriste “yerlere sigara izmariti dahi atmayan çevreci cici çocuklar” muamelesi yapanlar belli.

Terörist cenazesine katılmayanların “soruşturmaya” tabi tutulacaklarını ve “cezalandırılacaklarını” söyleyenler belli.

Terör örgütü liderlerinin suflesiyle fikir ve ahlak değiştirenler belli.

Teröristin geçişini engellediği için “baraj yapımının derhal durdurulmasını” söyleyenler belli.

Terörist cenazesine katılıp, “Hepimize böyle şehadet nasip olsun” diyenler belli.

Partisinin il ve ilçe teşkilatlarını “dağa adam yollama merkezi” haline getirip, bir tür “askerlik şubesi hizmeti” verenler belli.

Terör örgütü PKK’nın “tükürüğüyle hepimizi boğacağını” söyleyenler belli.

Sırtını PYD’ye, YPG’ye, YPJ’ye, PKK’ya yaslayanlar belli.

HDP’nin barajı geçmemesi durumunda fiili durum yaratıp özerklik ilan edeceklerini” söyleyenler belli.

PKK’dan gelen direktifleri “emir” telakki edenler belli.

Sahte ateşkes kararı aldıktan sonra yol kesip adam öldürenler belli.

Metropollerde bomba patlatanlar belli.

Kısmi “denetimsizliği” fırsat bilerek şehirleri ve kasabaları silah deposu haline getirenler, yol kesenler, hendek kazanlar, yola mayın döşeyenler, trafik denetlemesi yapanlar, dağa adam kaldıranlar, kimlik kontrolü yapanlar, “vergi” adı altında haraç toplayanlar, roketatarla çocuk öldürenler, çorbacı dükkânını tarayanlar belli...

Silahların susturulmasını, “Güvenlik güçlerinin silahlarıı bırakması” şartına bağlayanlar belli.

Katil aramızda dolaşıyor...

Katile cesaret verenler, patlayan bombalardan meşruiyet devşiriyor.

Her adımıyla, her hareketiyle, her davranışıyla “iz” bırakan; elinin kanıyla “Türkiye Türklerindir” sofrasına oturup içli sevda türküleri okuyan sahtekârlar bunlar.

Gözümüzün içine baka baka “barış” diyorlar ama mevcudiyetlerini insanlık tarihinin kaydettiği en kalleş savaşa borçlu olduklarını hatırlamak istemiyorlar.

Hadi bakalım, tartışın.

Kime yarıyor Ankara’daki patlama?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi