Katilin IŞİD’çi olması sizi tatmin eder mi?
Bir çevreden yazılanlara-söylenenlere bakıyorum, mesela katliamın arkasından IŞİD’in çıkmasını çok da istemiyorlarmış gibi bir görüntü veriyorlar. Onlara göre IŞİD çıksa ne olur, çıkmasa ne olur! Onlar daha çok Erdoğan’ı ya da Davutoğlu’nu vuracak bir gerekçe üretme peşindeler.
Katliamın hangi amaca hizmet ettiği de onları ilgilendirmiyor. O yüzden mesela, “Bu katliam Türkiye’yi istikrarsızlığa sürüklemek ve Ortadoğu’daki oyun gücünü yok etmek amacına yönelik olabilir” tarzı yorumlar onlar için alaka göstermeye değmez yaklaşımlar. Adeta “Türkiye Ortadoğu’da olsa ne olur olmasa ne olur!” diyorlar. Bu yüzden bölge içinden veya dışından herhangi bir devletin bu tür vahşi katliamlarda rolü olabileceği ihtimalini akıllarına bile getirmiyorlar.
Çünkü o tür ihtimallerin, “asıl düşman”ı, yani Tayyip Erdoğan veya Ahmet Davutoğlu’nu hedeften uzaklaştıracağını hesaplıyorlar.
“Ölüm rantı” diye bir gerçeklik var ne yazık ki.
Demirtaş ilk günkü çıkışlarıyla o ölüm rantının peşinde olduğunu gösterdi.
Ve Demirtaş yalnız değil.
Onun için diyorum, bilinçli veya bilinçsiz, bomba patlar patlamaz, hedefe Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nı ve Başbakan’ını koymakta tereddüt etmeyen zihniyet, niyeti bu olmasa bile, sırf “Ölüm rantı elden gitmesin” diye gerçek katilleri gizlemekten başka bir şey yapmış olmuyor.
Bu katliamdan Cumhurbaşkanı’nı ve Başbakan’ı sorumlu tuttuğunda elinize ne geçecek? Bir cevabınız var mı?
Var bir cevap kuşkusuz: Öfkeleri, kinleri, düşmanlıkları onların üzerine boca edeceksin ve bir ihtimal seçimlerde o öfke oya dönüşecek.
Her fırsatta Demirtaş ve onun gönüllü medya uzantıları daha dökülen kanlar kurumadan “Aman ha, 1 Kasım’da rolünüzü oynamayı unutmayın” yollu açıklamalar yapıyor. Sıcağı sıcağına imza atıyorlar kan üzerinden siyasete. Olur ya, son 20 gün içinde duygular durulur ve insanların zihni daha berrak görmeye başlar olan bitenleri... Hayır, tavsamamalı ve Ankara Garı önünden sandığa ulaşmalı insanlar.
Dikkat ediyor musunuz, Demirtaş ve onun medya uzantıları dışında hiçbir parti sözcüsü, ne Davutoğlu, ne Kılıçdaroğlu ne de Bahçeli, seçimden sandıktan bahsetmediler, hatta mitingler iptal edildi. Oy hesabına düşen Demirtaş oldu, bir de “HDP’nin seçim başarısı için silahlı saldırıları durduracağını” ilan eden KCK patronları.
Davutoğlu çırpınıyor.
Gar katliamında hayatını kaybedenler yüzünden hadi en azından muaheze edilmemek için diyelim, canını dişine takmış, katilleri bulmak ve benzeri saldırıları önlemek için tedbirler almak üzere çırpınıyor.
Ama birilerine katili bulan, gerçekleri ortaya çıkaran ve Türkiye’ye yönelik tuzağı tarümar eden Başbakan değil, bulamayan, bulamadığı takdirde üzerine çullanılacak bir Başbakan lazım. Onun için adeta “Bulamadın, bulamazsın” diye etekleri zil çalarak tempo tutan odakların nefret kusmalarına tanıklık ediyoruz.
Bu bir fesat kampanyası. Gündeminde asla Türkiye olmayanların fesat kampanyası.
Azıcık Türkiye kaygısı olanlar, “Bizi kim vurmak istiyor, Türkiye’de farklı toplum kesimlerinin kamplaşmasından, birbirine karşı konuşlanmasından kim yarar umabilir? Türkiye’nin etnik - mezhebi fay hatlarını derinleştirmek kime yarar sağlar?” soruları üzerinde kafa yoruyor ve “Topyekün sağduyu” çağrısı yapıyor.
Ben inanıyorum ki, Gar katliamını en çok açıklığa kavuşturmak isteyenler, şu anda Türkiye’yi yönetenlerdir. Bu, asıl onlar için Türkiye’nin hayat-memat meselesidir. Asıl onlar, IŞİD ve benzeri örgütlerin nasıl kullanıldığının bilincindedirler. Asıl onlar, Suriye ve etrafında dönen müthiş mücadelenin Türkiye için anlamını görmektedirler.
Sağduyulu yaklaşım, şu anda onlara yardımcı olmaktır.
“Kalbinize danışın, nerede duruyorsunuz” diye bir soru koyacağım ortaya ama, birilerinde hala kalbin var olup olmadığından çok emin değilim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.