Faciasız hac için seferberlik
Diyanet İşleri Bakanı Prof. Dr. MehmetGörmez’in İran temasları çok yoğun geçiyor. Tahran’daki ilk güne, Vahdet Konferansından sonra iki görüşme sığdı.
İlki İran Hac Bakanı Gazi Asker’le Hac Bakanlığında gerçekleşti. İkincisi ise İslami Kültür ve İlişkiler Başkanlığı’nda Ebuzer İbrahimi Türkmani ile.
Gazi Asker’le geçen sene Hac’da da bir görüşme olmuş, ben orada da bulunmuştum. Bu seneki görüşme, hem Türk - İran ilişkilerinin gerildiği bir zamanda hem de Hac esnasındaki vinç ve Mina Faciasının üzerine gerçekleşiyor.
Mina’da vefat eden Türk hacı sayısı 7, oysa İranlı hacı sayısı 400’ün üzerinde.
İran çok dertli ve Suudiler’in bunun bedelini ödemesini istiyor. Bakan Gazi Asker “Diyet”i seslendiriyor. Kendilerinin hacıları sigortaladıklarını, herhangi bir kişisel kusur olmaksızın böyle bir ölüm gerçekleştiğinde İslam fıkhının neye hükmettiğine bakılması gerektiğini söylüyor.
Orada morgdan İranlı hacıları alıp memleketlerine getiren bir yetkili gözlemlerini aktardı ki, gerçekten yürekler acısı. Cesetlerin konteynırlara üst üste istif edildiğini vs. vs. gözleriyle gördüğünü anlatıyor ki, yürek dayanmaz. Bu arada Mina şehitleri için her sırada 350 ceset olmak üzere 15 sıra halinde morgun yakınında bir Makberetüşşüheda oluşturulduğunu, bir kısmının da Arafat’ın doğusunda oluşturulan bir şehitliğe defnedildiğini öğreniyoruz.
- Bundan sonra, diyor Bakan Gazi Asker, hac sıcak aylara doğru geliyor, sıcaklara karşı ve su ihtiyacını görmek için özel tedbirler almak lazım. Ayrıca ambulansların ihtiyaç halinde seyrüseferini kolaylaştıracak tedbirlere ihtiyaç var. Bütün bunların Suudilerle görüşülmesi gerekir. Mina’da ölenlerin sayısı üz erinde de konuşuldu ki, bu rakam hala çok net değil, 5500 ile 7460 rakamlarından söz ediliyor.
Söz Mehmet Görmez Hoca’ya gelince o, vinç hadisesinde insanlar orada can vermiş, yaralı, çırpınırken, tavafa devam edilmesi konusundaki sorgulamasını da sürdürüyor, karıncanın ezilmesinin yasaklandığı bir ibadet ortamında binlerce insanın havasızlıktan, susuzluktan, birbirinin üzerine düşerek can vermesine de deyim yerindeyse isyan ediyor.
Hem Görmez Hoca, hem Gazi Asker, adeta “Bu bize ders olsun” yaklaşımı içinde, önümüzdeki hacların sıcak aylara gelmesini de dikkate alarak, “Tedbir alınması”nda ısrar ediyorlar.
Görmez Hoca, önümüzdeki Hac mevsiminde Arafat’ta bütün çadırları yüksek çadırlardan yapmayı, her çadırda klima ve soğuk su bulundurmayı planladıklarını söyledikten sonra şu teklifte bulundu:
- Türkiye, İran, Pakistan, Endonezya, Malezya ve Suudi Arabistan yetkilileri bir araya gelelim ve bu faciaların bir daha yaşanmaması için neler yapılması gerektiğini konuşalım. Bunu yakında görüşeceğim Suudi Hac Bakanı’na teklif etmek istiyorum.
İranlı Bakan Gazi Asker, bu teklife aynen katıldıklarını ifade etti.
Hem Gazi Asker, hem Görmez Hoca, Mina ve vinç hadiselerinin dünya kamuoyunda İslam’a zarar verdiği düşüncesinde de birleşiyorlar.
İranlı bakan “Amacımız Suudileri eleştirmek değil, tedbir alınmasını sağlamak” derken Görmez Hoca da “Suçu bütünüyle Suudilere yüklemek doğru değil” dedikten sonra “Mekke ve Medine’de mekanları genişletmek kadar gönlümüzü de genişletmeye ihtiyaç var. Hacılara verilen eğitim sadece Hac menasikini öğretmek öğretmekle sınırlı olmamalı, aynı zamanda oraya gelen kardeşlerle ilişkiyi de öğretmek lazım” sözlerini de ekledi.
İkinci görüşme İslami Kültür ve İlişkiler Başkanlığı’nda Ebuzer Türkmani ile gerçekleşti, demiştim. Bu kurum, bizdeki Yunus Emre Enstitüsü’nün daha İrancası. Yani daha dini muhtevada olanı. Yurt dışında İran fikriyatını taşıyor dersem yanlış olmaz sanırım. Görmez Hoca’nın burada söylediklerinden şunların altını çizdim:
“Türkiye ve İran, her türlü stratejiyi bir kenara bırakıp insaniyette, islamiyette ve samimiyette buluşmalıdır. Bu coğrafyada yaşananların başka yerlere taşınmaması için birlikte çaba göstermeliyiz.”
Yarın izlenimlere devam ederiz inşaallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.