Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bu adamla sadece dalga geçilir

Bu adamla sadece dalga geçilir

Süleyman Özışık’ın yazısından öğrendim: PKK’ya yönelik operasyonların başladığı günlerde, malum bildiride de imzası bulunan CHP’li akademisyen Koray Çalışkan bir twit atıyor. 

Hedefinde, her zaman olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var...

Şöyle diyor twitinde: “Kendini kurtarmak için ülkesini savaşa atan adama, hayvan denmez ayıptır. İblis denmez günahtır. Katil denir layıktır...”

Bu sözlerin kime yönelik olduğunu tahmin etmeye gerek yok herhalde...

Bir kısım aydının “biricik hedef” saydığı Erdoğan’dan başkası olamaz.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da böyle düşünmüş olacak ki, değerli akademisyen Koray Çalışkan hakkında soruşturma başlatıyor, sonra da “Cumhurbaşkanına alenen zincirleme hakaret” suçundan 8 yıl 2 aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırlıyor.

Koray Çalışkan’ımız ne yapıyor?

Doğal olarak bir savunma dilekçesi yazıyor.

Şöyle diyor savunmasında: “Ben o twitte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı değil, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı kastettim.”

Dava hangi aşamada, bilmiyorum. Mahkemenin bu savunmayı ciddiye alıp almayacağını da bilmiyorum.

İnşaallah öyledir.

İnşaallah Koray Çalışkan’ımız Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı kastetmiştir...

Dilerim ceza almaz.

Bir de “sahte özgürlük kahramanı” Koray Çalışkan’la uğraşamayız...

İlginçtir, Esad son zamanlarda “paratöner” işlevi görmeye başladı.

Bir tür “koruyucu kalkan...”

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de Erdoğan’a yönelik zehir zemberek bir yazı yazmış, “eli kanlı katil” demişti... Tepkiyle karşılaşınca da, “Ben o yazımda Erdoğan’ı değil, Suriye Devlet Başkanı Esad’ı kastettim” diye yan çizmişti. Yani, Esad’ı kalkan olarak kullanmıştı

Münakaşaya girecek, “Hayır, Erdoğan’ı kastetmiştiniz” diyecek halimiz yok.

Beyan esastır...

En fazla, “Madem bu kadar delikanlısınız. Birazcık da sözünüzün arkasında durun” diyebiliriz.

Bu cümleden olarak, Koray Çalışkan’dan da kalıbının adamı olmasını bekleriz. Kalıbının adamı olmadığını bildiğimiz için de, güler geçeriz. En fazla bunu yaparız.

Fakat merakımı muciptir:

Suriye konusunda sürekli Türkiye’yi suçlayan, Esad’a “katil” dememek için bin dereden su getiren, hatta Erdoğan politikalarına karşı Esad politikalarını destekleyen Koray Çalışkan, nasıl oldu da ifrat noktasına geldi?

Niye Suriye konusundaki düşüncelerini köşesine, televizyon programlarına, toplu bildirilere taşımıyor da, sosyal medya hesabına gizleyerek duyuruyor?

Böyle diyorum ama bir açıklama beklemiyorum.

Koray Çalışkan açıklama beklenecek biri değil.

Maksadım, içinde bulunduğu “hal”i göstermek.

Bir diğer ifadeyle, dalgamı geçmek...

Bu adam sadece bu işe yarar çünkü.

HAMİŞ:

Kelimelere dans ettirme becerisine sahip usta yazar yine köpürmüş; “Savcıdan tebligat aldım” diye ağlıyor.

İç savaş çıkarmak için elinden gelen her melaneti sergileyeceksin, “Erdoğan’dan ancak büyük bir toplumsal altüst oluşla kurtulabiliriz” diye yazılar yazacaksın, İstanbul sokaklarında tank görmek istediğini söyleyip terör örgütü PKK’yı göreve çağıracaksın; savcılık celbiyle karşılaşınca da “Bu iktidar kanlarımızla duş almak istiyor” deyip işi ucuz ajitasyona dökeceksin...

Efendim, bir mafya babası “oluk oluk kan akıtacağım” demiş...

Ee, ne olmuş demişse?

Devlet de gereğini yaptı... Sana gönderilen tebligatın bir benzerini o mafya babasına gönderdi.

Biriniz “oluk oluk kan akıtacağını” söyleyerek mafyöz unsurları, diğeriniz “oluk oluk kan görmek istediğini” söyleyerek PKK’yı göreve çağırıyor...

Demek ki aynı amaca hizmet ediyorsunuz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi