Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Bir Başbakan’ın çığlığı

Bir Başbakan’ın çığlığı

Türkiye’nin Başbakanı, Londra’dan, Batı dünyasının hani neredeyse merkezinden insanlığın taa kalbine sesleniyor. Onun cümlelerini okuyunca “Ben ne diyebilirim ki!” dedim kendi kendime. Yüreğini koymuş ortaya ve kalp taşıyan her insanın tereddütsüz imzalayacağı sözler çıkmış önünüze. Onları duymuş, okumuşsunuzdur. Bir de benim sütunumdan okuyun ve Türkiye olarak böyle bir söylemle insanlığın önüne çıkabildiğimiz için gururlanın. İşte o sözlerden sadece bir demet:

“Bu toplantı sadece Suriye’yi ve bölgeyi değil, insani vicdanı da destekleme toplantısıdır. Başarısız olunması halinde gelecek nesil bunu Suriye’nin ve bölgenin değil, insanlığın bir başarısızlığı olarak görecektir. Sabah Türkiye’den ayrılırken önüme bir rapor geldi. Şu anda önümdeki metni okumuyorum ve sizin kalplerinize hitap ediyorum. Halep’teki hava saldırılarından dolayı, 10 bin yeni sığınmacı Türkiye sınırının önünde beklemektedir. Halep’in kuzeyindeki kamplarda bulunan 60-70 bin kişi Türkiye’ye doğru hareket ediyor. Şu anda benim kalbim ülkemin sınırında. Suriye’den gelenlerin nasıl ve nelere yerleştirmeliyiz, bunu
düşünüyorum.” 

“Halep’te 300 bin kişi Türkiye’ye geçmeyi bekliyor. Dürüst olmalıyız. Beş yıl içinde Türkiye’ye göçen sığınmacılar rejimin ya da rejim destekli yabancı güçlerin bombardımanından kaçarak Türkiye’ye giriş yaptı. Acımasız bir terör örgütü DAEŞ ortaya çıktı. Bugün insanlığa karşı iki düşman vardır: Esed rejimi ve DAEŞ terörizmi. Savaş suçu işleyenlere karşı omuz omuza durmalıyız. Bana veya Suriye halkına kim Madaya kuşatmasının mantığını anlatabilir? Sığınmacıların sorunlarını konuşmalıyız ancak Suriye krizinin köklerine inmeyi de ihmal etmemeliyiz.

“2. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük insani kriz yaşanıyor. Ankara’da dün bir hastaneyi ziyaret ettim. Bu hastanenin yoğun bakımında biri kız, ikisi erkek üç Suriyeli çocukla karşılaştım. Kuzey Halep ve Latakya’da geçen haftaki bombalamalarda tüm vücutları yanmıştı. Yandaki odada bir Türk erkek çocuğu vardı. Bu çocuğun da yüzü Türkiye’de gerçekleşen bir terör saldırısında yanmıştı. Bu çocukların kaderi aynı. Küçük kız bana baktı ve yüzünde hiçbir ifade yoktu. Çünkü yüzü yanmıştı. Hava bombardımanından önceki güzel yüzünü hayal etmeye çalıştım. Bir baba, dede, kız çocuğu babası olarak bununla karşılaşmak benim için çok zor.

“Türkiye’de 2.5 milyon Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Bu istatistiki bilgiye göre Türkiye, dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke durumunda.

“700 bin kadar okul çocuğu var, 300 bin kadarı eğitim alıyor. Geriye kalan hepsine eğitim sağlamak istiyoruz. 250 binden fazla Suriyeli kamplarda, üç katından daha fazlası şehirlerde. Türkiye’de Suriyeli sığınmacı olmayan şehir yok. Kilis kentinde sadece yüzde 40 oranında Türk vatandaşı yaşıyor, geriye kalanı Suriyeli sığınmacı. Bunun ülkemizde yarattığı sosyal ve ekonomik zorlukları tahmin edebilirsiniz.”

“Sadece kamplarda olanlar için Türkiye 10 milyar dolar harcadı. Bazı hesaplamalara göre diğer şehirlerdeki sığınmacılar için 20 milyar dolar ek masraf, sosyal ve ekonomik maliyet söz konusu.

“Beş yıllık kriz döneminde Türkiye’de hiç sığınmacı, Suriyeli, Arap, göç karşıtı protesto gerçekleşmedi. Milletimle gurur duyuyorum. Biz evlerimizi açtık, okullarımızı, üniversitelerimizi, hastanelerimizi açtık. Bugün Türkiye’de Suriyeli kimlik kartı olan bir kişi üniversiteye gidebiliyor, her hastaneden sağlık hizmeti alabiliyor. Geçtiğimiz hafta kabinede bir karar aldık, Suriyelilerin Türkiye’de çalışmalarının önünü açtık. Onlar bizim vatandaşlarımız olmayabilir ancak kardeşlerimiz, çocuklarımız, torunlarımız. Biz onları yalnız bırakmayacağız.

“Madaya’da ve Halep’te insani yardımı engelleyen her kişi insanlığa karşı suç işliyor. Şu an Madaya kuşatmasında insanların içecek suyu, yiyecek yemeği yok, oradakiler çim bulduklarında çimle besleniyorlar.”

İşte bu. 21 yüzyılda birileri vahşete imza atıyor, birileri acılar karşısında vurdumduymazlığa oynuyor ve Türkiye, bizim milletimiz insanlığın sesini haykırıyor. İyi ki varsın Türkiye.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Taşgetiren Arşivi