Öfkeyle değil rasyonel yöntemlerle
HDP-PKK ilişkisi Türkiye’yi siyaseten bir kez daha zor bir karar aşamasına getirmiş bulunuyor. Bilindiği gibi PKK 11 Temmuz 2015’te yeniden kanlı eylemlere başlayarak çözüm masasını devirmiş ve HDP’yi de tamamen örgütün bir manivelası haline dönüştürmüştü. Neredeyse bütün kesimlerin HDP’nin siyaset içinde kalmasını önceleyen iyimser yaklaşımına rağmen maalesef Kandil vesayetinden kurtulamayan HDP hızla legal siyaset alanından şiddet sarmalına savruldu.
Ve bugün çözüm süreciyle oluşan iyimser havadan bazı HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması talebinin yükseldiği günlere geldik. Türkiye’nin batısı da, doğusu da çözüme ikna olmuşken, PKK’nın hendek ve barikatlarla yeniden kanlı eylemlere başlaması sonucu şimdi Türkler ve Kürtlerin önemli bir bölümü ihanete uğradıklarına inanıyorlar.
Şurası kesin PKK bir terör örgütüdür, dolayısıyla milletvekillerinin bu örgütle fiili ilişki içinde olması da bir suçtur. Venedik kriterleri açısından bakıldığında da milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması bu suç ilişkisinin sınırları içerisindedir.
Bilindiği gibi AİHM’nin İspanya’daki Batasuna partisi ile ilgili verdiği kararda çok önemli bir kriter var. Buna göre terörü yöntem olarak kullanmak, teröre çağrı yapmak söz konusu olduğunda dokunulmazlıklar kaldırılabiliyor.
***
Aynı şekilde Venedik Komisyonu’nun 1996 yılında yayımladığı raporda, suç işleyen vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılabileceğine işaret ediliyor.
Ancak aynı Venedik Komisyonu raporunda, dokunulmazlığın kaldırılmasında nesnel ölçütlere riayet edilmesinin, hukuk devleti ve temel haklar açısından önemine de dikkat çekiliyor.
Kuşkusuz dokunulmazlıklarla ilgili atılacak adımda en hassas çizgi ‘şiddet’ kriteridir. HDP’yi özellikle uluslararası arenada ‘mağdur’ gösterecek, PKK’nın ekmeğine yağ sürecek bir adımın atılması Türkiye için siyaseten maliyeti yüksek sonuçlar üretebilir.
AK Parti de muhtemelen bu tür maliyetleri dikkate almış olmalı ki, parti içinde bir hukuk komisyonu oluşturarak dokunulmazlıklarla ilgili atılacak adımların getirisini, götürüsünü hesaplamaya çalışıyor.
***
Geçtiğimiz hafta Karar’ın manşetinde yer alan habere göre AK Parti’nin ‘şiddet’ kriterini ön plana çıkaracağı anlaşılıyor. Buna göre topyekün, bütün HDP’lilerin ya da HDP eş başkanlarının dokunulmazlığının kaldırılması değil, arabasında silah yakalanan, canlı bomba saldırısını yapan teröristin cenazesine katılan, terörle fiili eylem ortaklığı yapan vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması öngörülüyor.
Kuşkusuz bütün bu adımlar atılırken özellikle muhtemel siyasi sonuçların iyi hesaplanması gerekiyor. Mesela milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılsa bile apar topar gözaltına alma ya da tutuklama tedbirlerine başvurulması hiç de hoş olmayan sonuçlara yol açabilir.
Malum 1994 yılında DEP’lilerin parlamentodan alınarak cezaevine götürülmeleri hala hafızalarımızda kötü bir görüntü olarak yer alıyor.
***
Bütün bunlara rağmen bir gerçek de var ki, çözüm sürecinde barışa destek veren toplumun büyük bir kesimi şimdi çok net bir şekilde terörün bitirilmesini istiyor. Ama aynı zamanda PKK ile cinayet ortaklığına bulaşan HDP’li vekillerin de adaletin terazisinde tartılmasını istiyor.
Geldiğimiz noktada bir taraftan terörle mücadele sürdürülürken, bir taraftan da fütursuzca terörle ortaklık kuran bazı vekiller konusunda Türkiye toplumunun ikna edilmesi gerekiyor. Hem hukuk içinde kalarak bir mücadele stratejisi yürüteceğiz hem de öfkeye kapılmadan rasyonel yollardan ayrılmayacağız. Evet gerçekten zor bir durum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.