Engin Ardıç

Engin Ardıç

Kısa olsun temiz olsun

Kısa olsun temiz olsun

Tıynetini ve cibilliyetini daha önce defalarca yazdığım için yeniden üstünde durmayacağım. Bırakın şu adamı da işimize bakalım.
Yeni anayasa, henüz yazımına geçilmedi ama onu yapacak olanlar tarafından tartışılıyor.
Muhalefetin bu tartışmaya katkısı, "bayraktan ne istiyorsun", "başkent değiştirilemez", "cumhuriyet iyidir", "milli marşımızla oynama" gibi en adi ve en ucuz mugalata düzeyinde... Hiçkimsenin gündeminde böyle saçmalıklar yok, ancak siyasi zavallıların beyinlerinde var, başka bir şey olamadığı için.
Bu arada, meseleye çok daha ciddi yaklaşanların kafalarını kurcalayan soru gibi sorular da şöyle:
"Anayasa din ve etnisiteyi nasıl kuşatmalı? Millet tanımı, vatandaşlık tanımı nasıl yapılacak? Anadilde eğitim nasıl olmalı? Din- devlet ilişkileri nasıl kurulmalı? Aleviler'le ilgili hüküm anayasada yer almalı mı?" 
Bu da bizi "uzun ve kapsamlı bir anayasa mı olmalı, yoksa kısa bir anayasa mı olmalı" sorusuna getiriyor.
Ne kadar kısa ve öz olursa o kadar iyidir.
Herhalde, "lastikli" tanımlara yer verilmemelidir. Dili son derece bozuk olan Aldıkaçtı Anayasası'nın yanlışları tekrarlanmamalıdır. (Bu metni Hukuk Fakültesi'nde ev ödevi olarak yazıp versen notunu kırarlar.)
Bir anayasada bulunması gerekmeyen unsurlar anayasaya konulmamalıdır.
Yeni anayasada, şimdikinde olduğu gibi "toplum için tehlike teşkil eden akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim ve ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirlerin yerine getirilmesi" gibi zevzekliklere yer olmamalıdır (madde 19)...
Keza, "yanan ormanın yerine yenisi yetiştirilir" gibi abukluklardan da vazgeçilmelidir (madde 169)...
Anayasanın eski adı "teşkilatı esasiye kanunu"dur.
Yani, devletin kuruluşunu, yapısını, organlarını tanımlar.
O kadar.
Sporun geliştirilmesi, kooperatifçiliğin esasları gibi konular oraya tıkıştırılmaz.
Bu açıdan, Kemalist bürokratların öteden beri kafalarını kurcalamış "milletin tanımı" gibi arayışlara girmeye de hiç gerek yok.
Anayasa gençler için bir "Sosyoloji'ye Giriş" ders kitabı değildir.
Aleviler konusu da hiç açılmaz. Katolikler için özel bir madde var mı? "Ortodoks vatandaşların tanımını" yapmayı düşünüyor musunuz? Öyleyse?
Herkesin fikir ve vicdan hürriyetini, dinini güvence altına alırsın, "madde-i mahsus" yaratmazsın.
Artık bir daha "cemevi açılsın mı açılmasın mı" diye de tartışmazsın, çünkü anayasa bu konuyla ilgilenmez, ne açılsın der ne açılmasın. Cemaatin bileceği iştir.
"Anayasa etnisiteyi nasıl kuşatsın?" diye soruluyor.
Kuşatmasın.
Bırakın artık şu "darbe yapmış da ona anayasa kılıfı uydurmaya çalışır" memur endişelerini...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi