Bir fiyasko olarak Ergenekon
Ergenekon Davası, ibretlik bir siyaset ve hukuk dosyasıdır. Mağduriyetler ve haksızlıklar yaşayanların ve yakınlarının yanına kar kalırken, kurunun yanında yaşın da yandığı eşine az rastlanır bir dava olarak tarihe mal oldu.
Paralel hakim-savcı, emniyetçi grubunun sistem üzerindeki sayısız tahribatından birisi de bu oldu ne yazık ki! Kendilerine yol açmak, iktidar için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduklarını göstermek için kurdukları planın adına dava deyip ilgili ilgisiz herkesi o çuvala doldurdular. Suçlu suçsuz ayrımı yapmadan sadece bir şekilde ayaklarına basanları gözeterek gerçekte kendi hesaplarını görürken toplumun büyük çoğunluğunu bir yalana inandırdılar. İnsanların darbe ile devlet içindeki karanlık güçlerle hesaplaşmaya açtıkları sınırsız krediyi bonkörce kullandılar. Sonuçta, toplumun her kesiminde aktif olan darbelerle hesaplaşma enerjisini sonuna kadar tükettiler.
***
Bir daha kimse bu ülkede gerçek bir darbe davasının kapağını açmaya cesaret de edemez, takat da bulamaz. Nitekim, gerçek bir darbe olan 28 Şubat Davası mecalsiz bakışlarımız altında bitkisel hayatta gün sayıyor.
Ergenekon fiyaskosunun geride bıraktığı siyasi maliyet de bu olmuştur.
Davanın en ateşli günlerinde, “Mesele skor meselesi değil. Yani mesele kimin daha çok hapiste yatacağı ve ne kadar yatacağı da değil. Mesele, Türkiye’de askerlerin veya sivillerin bir daha değil tevessül etmek, darbeyi akıllarından bile geçirmemelerini sağlamak olmalı” diyebilen biri olarak şimdi 9 yılın manzarasına acı bir tebessümle bakıyorum.
***
Ne bu dava yıllar içinde skor iştahından vazgeçti ne de gerçek darbe heveslilerinin öyküleri işitilebildi.
Dahası, o kadar çok insan nahak yere acı çekti ve itibarsızlaştırıldı ki arada kimlerin belki de mahkeme yüzü görmeden sıyrıldığı artık merak mevzuu olmaktan bile çıktı.
Öte yandan…
Türkiye darbelerle hak ettiği gibi hesaplaşamadı hatta bu süreçler itibarsızlaştı ama hiç olmazsa Paralel güçlerin devleti ele geçirme girişimi püskürtüldü. Diğer bütün yaptıkları gibi bu da yanlarına kalmamalıydı. Öyle de oluyor.
Dört askeri darbe yaşayan ve sayısını bilmediğimiz darbe girişimlerine sahne olan Türk demokrasisi tarih önünde yüzleşme sınavı veremedi belki ama o sınavı itibarsızlaştıran, o fırsatı heba ettirenlere de yol vermedi.
***
Acı, pahalı, maliyeti yüksek oldu ama hiç olmazsa bundan bir ders alınabilir mi? Hakkın, hukukun, adaletin, hatta çok karmaşık ve bazen lüzumsuz görünen hukuk usulünün bile herkes için ne kadar önemli, değerli ve vazgeçilmez olduğunu anlamış olabilir miyiz? Bu fiyasko en azından geride böyle bir ibret dersi bırakabilir mi? Kimbilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.