President Swordsmanson
Muhalefetin basın amigoları Kılıçdaroğlu'ndan hiç memnun değiller. "Bu adam CHP'ye lider olamaz" diyorlar. Oysa kendisine ne umutlar bağlamışlardı...
Gördüler ki adamda siyasi çap yok, yetenek yok, bilgi yok, ufuk yok, vizyon yok. "Belagat" da yok. Sıradan bir memur emeklisi, kavruk bir kasaba militanı.
Hele seçim kazanacak güç, hiç mi hiç yok. İleride olacağı da yok.
Değiştirmek istiyorlar fakat ufukta aday da yok. Daha doğrusu, İstanbul sermayesinin "patronlar katında" niyet var olmasına var da isim yok.
Kalıyor homurdanmak ve huysuzlanmak...
Muhalefet etmek için CHP'nin planı ve projesi olmalıymış.
Vardı yahu, vardı! Seçimden önce yok muydu?
Orta Anadolu'ya, Ankara'yla Yozgat arasına mı yoksa Nevşehir- Kırşehir taraflarına mı, sır gibi saklı tutulan biryerlere (çünkü kendileri de bilmiyorlardı!) paketleme sanayii kuracaklardı (oysa altmışlı yıllarda "montaj sanayii" diye dalga geçerlerdi...)
Ecevit'in Köykent'i gibi yapay bir "paketkent", Kemalingrad!
Burada 25 bin yurt dışından doktoralı genç çalışacak (ülkemizde yurt dışında doktora yapmış insan sayısı 517'den ibaretti), Çin'den getirtecekleri malları paketleyip paketleyip Azerbaycan'a satacaklardı. Paketlemeyi niçin Çinliler'in kendilerinin yapmadığı, Şanghay-Baku yolunun niçin Yozgat'tan geçtiği belli değildi...
Demek ki adamlarda "pilan ve puroce" yok değilmiş. "Puropağanda" da var işte, kan dökecekler!
Şimdi bir CHP amigosu bir soru atmış ortaya:
"Cumhurbaşkanı CHP'li olsa, AKP başkanlık ister mi?" diyor.
AKP adına konuşamam çünkü AKP'li değilim.
Kendi adıma şunu söylüyorum: İsterim.
Kılıçdaroğlu'nun hiçbir ama hiçbir şekilde, ne halkın oyuyla ne de eskisi gibi meclis oylamasıyla cumhurbaşkanı seçilme imkan ve ihtimali yoktur ve olmayacaktır ama avukat ağzıyla "bir an için farzedelim", diyelim ki oldu...
Başkanlık sistemini gene de isterim. Çünkü sistemi tartışıyoruz, şahısları değil.
Kim kazanırsa kazansın, yeter ki güçlü yönetim olsun.
Fena mı, Kılıçdaroğlu devlet başkanı olsa belki pat diye iki kararname üç emirle "paket sanayii" projesini hayata geçirme imkânını bulur!
Gürsel Tekin'i de içişleri bakanı yapar, Gestapo kapımıza dayanır, gazetemize el konur, biz de "Konulduk" diye kitap yazarız, kahraman oluruz.
En azından "gelsin herşeyi batırsın da kalibresi iyice ortaya çıksın" diye isterim yahu! Ecevit'in iki kere, hem 1979'da hem 2001'de memleketi batırması aslında ne kadar hayırlı olmuş, acılar çekilmiş ama ilkinde Turgut Özal, ikincisinde Tayyip Erdoğan unsuru ortaya çıkmıştı.
Ya da Meral Hanım kazansın da Viyana'yı alalım, istemez miyim?
Peki, ben de bu CHP amigosuna bir soru sorayım:
"Eğer başkanlık sisteminde Kılıçdaroğlu'nun ya da bir başkasının, yani öyle ya da böyle 'sizin' adamınızın en küçük bir kazanma ihtimali olsaydı, o sisteme gene de bu kadar şiddetle karşı çıkar mıydınız?"
Numara yapma, doğru konuş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.