Engin Ardıç

Engin Ardıç

Sürat selamettir

Sürat selamettir

Sabah yataktan kalkar kalkmaz "bugün iktidara ne çamur atsam" diye düşünmeye başlayan postalcılar, şimdi de Binali Yıldırım Hükümeti'nin "kuruluş hızına" bozulmuşlar...
AKP kongresi sadece birkaç saat sürmüş, oyların sayılması bir saat bile sürmemiş, hemen ertesi gün Yıldırım'a görev verilmiş, o da yirmi dört saatten az bir zamanda bakanları belirlemiş, gene yirmi dört saat bile geçmeden cumhurbaşkanı onaylamış ve kabine listesi açıklanmış...
Fazla hızlıymış.
"Teamüle" uygun değilmiş.
Oysa eskiden hükümet programının hazırlanması, ne güzel, en az bir hafta kadar sürermiş...
Fena mı işte, başkanlık sisteminde işlerin ne kadar çabuk ve etkili yürüyeceği hakkında bir ipucu, bir fr sahibi oldunuz!
Üzülmeyiniz, sırada güvenoyu var. Birkaç gün de bununla geçer, işler yavaşlamaz ama siz mutlu olursunuz.
Sonra "sizinkiler" ara ara gensoru önergesi falan verirler, reddedilir ama "muhalefetgörevi yerine getiriliyormuş gibi" bir hava doğar, ona da sevinirsiniz.
Böyle böyle geçinir gidersiniz, maaşınız işler.
Başkanlık sistemi olsa, o hükümet "akşamına" açıklanacak ve ne güvenoyu olacak ne de gensoru. Hopursanız da bopursanız da beş yıldan önce ne hükümeti devirebileceksiniz ne de erken seçim isteyebileceksiniz.
O zaman ne yazacaksınız?
Atatürk'ü anlatırsınız. Acaba Atatürk devrinde başbakan kaç günde belirlenir, hükümet kaç günde kurulur, programı kaç günde okunurmuş, öğreniriz.

***

Muhalif basına bütün bütüne de haksızlık etmeyelim, o kesimde önemli gelişmeler var:
Washington'da bir Osmanlı lokantası açılmış, Michelle Obama da arkadaşlarıyla oraya git- miş, kebap yemiş.
"Kebap keyfi" yapmamış yani, yalnızca yemiş.
Sean Penn de Boğaz'da gece turuna çıkmış, balık yemiş. "Balık keyfi" yapmamış yani, yemekle yetinmiş.
Magazin basını böyle diyor.
Bozkır çocuklarımız, balığın "ulaşılması zor, çok özel ve 'lüks' bir yiyecek" olmadığını sonunda öğrenmişler, deniz ürünlerine alışmışlar gibi görünüyor...
Şimdi kalıyor, bizim kediye verdiğimiz istavriti kırolara iki yüz liraya çakan acar lokantacılara da iki çift laf etmek.
Bir tarihte eski patronumla Levent-Etiler taraflarında, hani o bahçe içindeki iki katlı villalardan dönüştürülen "sosyete lokantalarından" birine gitmiştim.
Herhangi bir kebapçıda bugün on beş liraya yenebilecek bildiğiniz Karadeniz pidesini, "pizza mista della Mare Nera" adıyla, bugünkü parayla elli liraya mı ne çakıyorlardı!
Hesabı patron ödedi tabii ama üzülen ben oldum.
Neyse, kim demiş memleket kalkınmıyor diye, bakınız Michelle Obama da Sean Penn de, hayrettir, "yakalanmamışlar"...
Magazin dünyamız için büyük bir aşamadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi