Bu nasıl bir üst akıl ki kendine hayrı yok
Malum Türkiye’de epey bir süredir somut olarak tanımlayamadığımız ya da tanımlamak istemediğimiz ama bütün güçlerin orada toplandığı, milli çıkarlarımızı tehdit eden bir heyula var; adı da ‘üst akıl’...
Bazı siyasi inanışlara göre bütün kötülüklerin anası üst akıldır. Terörü bu üst akıl icat edip, bütün dünyaya ihraç etmiştir, Türkiye’deki Gezi’yi onlar planlayıp yapmıştır, Mısır’daki Sisi cuntasının mucidi onlardır, hatta geçmişte Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olan Esad’ın bile aklını çelip kanlı bir diktatöre bu üst akıl dönüştürmüştür.
Her ne kadar açıkça ifade edilmese de ima yolu ile bu yok edici gücün arkasında bazı ülkelerin olduğu varsayılmaktadır. Mesela Amerika, mesela İngiltere, mesela Almanya... Sayılarını daha da arttırmak mümkün.
***
Eğer dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri, krizleri bu ‘üst akıl’ mantığına göre izah etmeye çalışırsak, adını andığımız ülkelerin işi gücü bırakıp, “Acaba bugün dünyanın hangi ülkesinde karışıklık çıkarsak, hangi ülkeye teröristler göndersek” benzeri hesaplar yaptıklarını söylememiz gerekir ki, böyle bir yaklaşımın akıl ve mantıkla bir izahı yapılamaz.
Ayrıca bu nasıl bir üst akıldır ki kendi söküğünü bile dikemez haldedir. Malum yıllardır ‘üst akıl’ atıflarının yapıldığı, dünyanın güneş batmayan ülkesi İngiltere’de geçen hafta yapılan referandumda yüzde 52 oy oranıyla AB’den ayrılma (Brexit) kararı çıktı.
Yani dünyaya halen nizamat verdiğine inandığımız İngiltere, sadece Avrupa perspektifini kaybetme kalmıyor, büyük Britanya hayalini de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
***
Daha şimdiden İskoçya 2014 referandumunda kıl payı kaybettiği bağımsızlığı kazanmak için yeni bir referandum hazırlığına başladı bile. Öyle ya, madem İngiltere için AB’den bağımsız olmak bu kadar önemliyse, İskoçya için İngiltere’den bağımsızlığını geri almak neden önemsiz olsun ki...
Galiba üst akıl bu kez İngiltere’nin başına çorap örmeye çalışıyor. Zira göçmenlere karşı ‘açık kapı’ politikasına destek veren ve AB’de kalmayı savunan İşçi Partisi milletvekili Jo Cox’un 16 Haziran’da seçim bölgesinde aşırı sağcı birisi tarafından öldürülmesiyle birlikte İngiltere hızla aşırı sağın kurduğu ayrılık tuzağına yürüdü.
Ayrılık yanlıları, Brexit’le egemenliğin kontrolünün yeniden İngiltere’nin eline geçeceği argümanıyla yola çıktılar ama bugün ülkenin birliği tehlike altında.
Evet çok anlamsız bir Türkiye ve göçmen düşmanlığı üzerine bina edilen korku kampanyası başarıya ulaştı ve AB’den ayrıldılar ama şu saatten itibaren İngiltere’yi büyük bir belirsizlik girdabı bekliyor. Uzmanlar AB perspektifini kaybeden İngiltere’nin küresel siyasetteki görünürlüğünün de büyük yara alacağı görüşünde. Ayrıca IMF gibi uluslararası finans kuruluşları da Brexit’le İngiliz ekonomisinin büyük bir sarsıntı geçireceği konusunda hemfikirler.
***
Şimdi İngiltere’de en çok gençler isyanda... Zira İngiliz araştırma şirketi YouGov’un anketine göre, 18-24 yaş arası seçmenin yüzde 75’i oyunu, ‘AB’de Kal’ kampanyasına verdi. İngiltere’de genellikle 65 üstü ve emeklilerin yaşadığı bölgelerde ise ‘AB’den Ayrıl’ (Brexit) oyları öne çıktı.
20 yaşındaki İngiliz genci Lucinda Jones’in Brexit konusundaki isyanı son derece anlamlı: “Ülkemizin yabancı düşmanlığı, ırkçı ve her şeyden önce yanlış verilerle manipüle edilmiş olmasından dolayı büyük utanç duyuyorum ve hayal kırıklığı yaşıyorum. Nigel Farage, AB’den ayrılmanın sıradan ve iyi insanlar için bir zafer olduğunu söyledi. bugün, fevkalade sıradan ve iyi olmayan biri olmaktan gurur duyuyorum.”
Gördüğünüz gibi üst aklın hali pürmelali ortada. Eğer gerçekten böyle bir güç var idiyse neden kendi dertlerine merhem olmaz ki...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.