Bu çirkin adam da nereden çıktı?
Kendisini yıllarca “sosyolog” olarak pazarlamış ama asıl mesleği “sosyal bilimler eğitmenliği” olan Emre Kongar hoca efendi, Cumhuriyet’teki köşesinde “psikopat liderlerin özelliklerini” sıralamış.
İktibas yapmak istemiyorum.
Bulun bu “değerli” yazıyı, kendiniz okuyun.
Bize bir şey anlatmak istiyor Kongar... Anlamamızı istediği şeyi başkaları anladığında, diyelim ki Cumhuriyet Savcısı anladığında, bu defa yan çizecek, “Ben somut bir kişiyi kastetmedim. Sıraladığım niteliklere uygun yığınla tarihsel şahsiyet var. Sadece bir değerlendirmede bulundum” diyecek, cezadan yırtmanın yollarını arayacak. Bunlar böyledir...
Fakat, Emre Kongar’ın sıraladığı nitelikler, ilk aklımıza gelmesini istediği şahsiyetten çok, “tarihsel” hüviyeti kazanmış bir lidere ve “yamağına” daha çok uyuyor sanki...
Emre Kongar, “tarih”le de ilgili bir sosyal bilimler uzmanı.
Elini vicdanına koyup söylesin, asla psikopat olarak görmediği/görmeyeceği “liderler” döneminde yaşasaydı, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a atfettiği kötü ve küçültücü sıfatları sıralayıp “psikopat liderlerin özellikleri” diye bir yazı yazabilir miydi?
Hiç kimse hakkında yazmasın böyle şeyler. Şık durmuyor...
Bir şey daha:
Dilinden “bilim” ve “bilimsellik” sözcüklerini düşürmeyen, ruhsat sorulmadığı için de elde ettiği “saygın bilim adamı” payesiyle desteksizce atıp tutan Emre Kongar ne çirkin, ne ağzı bozuk, ne terbiyesiz, ne gevşek bir adammış...
Haa, küfürnamesinin sonunda bir de “yol haritası” yer alıyor:
Psikopat liderlerle nasıl mücadele edilir?
Bunlar (yani psikopat liderler) “geleneksel ve hukuki hiçbir kural tanımadıkları, hiçbir yasal veya ahlaki değer sahibi olmadıkları” için, (bunlarla) “alışılmış yollarla” mücadele etmek çok zormuş.
Nasıl yani?
Rutin dışına çıkmak mı gerekir?
Esasında “rutin dışına çıkmak gerekir” demek istiyor ama ima ettiklerinin ağırlığını taşıyamayacağını düşünmüş olacak ki, alttaki paragrafta hemen tornistan ediyor: “Ama yine de en etkili mücadele, evrensel hukuk, adalet, demokrasi ve insan hakları odaklı geniş cephe ittifakları ile yapılabilir.”
Nasıl yani?
HDP’siyle, PKK’sıyla, CHP’siyle, MHP’siyle, Gezi’cisiyle, Beyaz Türk’üyle, Karaşın Türk’üyle, hanendesiyle, sazendesiyle, paraleliyle, liberaliyle, “kardelen Ertuğrul”uyla 7 Haziran öncesinde ortaya koyduğunuz türden bir “geniş odaklı ittifak” mı?
Hem bir Soros patentli darbe ittifakı, hem de “evrensel hukuk, adalet, demokrasi ve insan hakları...”
Öyle mi?
Hadi Emre Kongar, anca gidersin!
- HAMİŞ
Madem söz “Cumhuriyet” gazetesinden açıldı, bu gazetenin sahibi, patronu, gizli genel yayın yönetmeni ve “ilişki sağlayıcısı” muhterem Akın Atalay’ın kulaklarını çınlatmazsak eksik kalır.
Bu muhterem, Ahmet Kekeç’e
verdiği “tokat gibi” yanıtta, “Biz gazetecilik yaparız, tetikçilik yapmayız” buyurmuştu.
Kimlerin, hangi kriminal odakların tetikçiliğini yaptıklarını hatırlatmayacağım, ezberlediniz artık... Maklubecileri üzmüyorlar, hoca efendilerine toz kondurmuyorlar, “kumpas soruşturmaları”nı görmüyorlar, “dinleme skandalları”yla ilgilendirmiyorlar, öldürülen gazetecilerden tek kelime söz etmiyorlar.
Bunlara alıştık...
Muhterem Akın Atalay’dan şu soruların cevabını rica ediyorum:
Bahoz Erdal’a ne olduğunu niçin okurlarınızdan gizliyorsunuz?
Niçin “gazetecilik” yapmıyorsunuz?
Devletin “resmî haber ajansı” dururken, niçin haberinizi PKK’ya yakın kaynaklardan teyit ettiriyorsunuz?
Benden duymuş olmayın ama Bahoz Erdal “galiba” öldürüldü. Üzgünüm, bu haberi vermek zorundayım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.