Herkes Yenikapı’yı doğru okumalı
Türkiye 15 Temmuz gecesindeki o hain darbe girişimi ve sonrasında, demokrasi ortak paydasında buluşarak uzun yıllar hasret kaldığı muhteşem bir dayanışma örneği sergilemiş bulunuyor. Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığımız acı tecrübeler ışığında baktığımızda bu öyle kolay kazanılabilecek bir meziyet değil.
Aslında bütün ülkeler için demokrasi gibi, dini duygular gibi, vatan sevgisi gibi, bayrak gibi ortak değerler her zaman birleştirici ve bütünleştirici bir öneme sahiptir. Ancak özellikle Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadığımız savrulmalar, hatta travmalar çoğu zaman gerilimleri, kutuplaşmaları derinleştirmiş ve toplum ortak değerler konusunda birbirinden farklı iklimlere savrulmuş bulunuyor.
***
Ama 15 Temmuz’daki darbe girişimi ve sonrasında gördük ki, Batı’nın demokrasiye ihanetine rağmen Türkiye’deki iktidardan muhalefet partilerine, medyadan sivil toplum kuruluşlarına kadar herkesin ve en önemlisi de halkın darbe karşısındaki direnişi önümüzde daha güçlü ve demokratik bir Türkiye inşa etme fırsatı çıkarmış bulunuyor. Önümüze çıkan bu fırsatı hiçbir kişisel ya da kurumsal enaniyete kurban etmeden iyi değerlendirmek zorundayız.
Düşünün ki CHP yıllardır AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a karşı en sert muhalefeti yapmış, hatta zaman zaman da bizzat Erdoğan’a karşı kırıcı söylemleri dillendirmiş bir parti. Aynı şekilde Devlet Bahçeli’nin Erdoğan’a yönelik ve de siyaset dilini aşan ağır eleştirileri oldu.
Ama şimdi eli silahlı üniformalı teröristlerin bütün bir milletin bekasına kasteden saldırısının yarattığı acılı bir süreçten geçiyoruz. Yani siyaseti de aşan daha ulvi değerler adına omuz omuza durmayı gerektiren çok kıymetli bir zaman diliminde yaşıyoruz.
İşte böylesine kritik bir süreçte CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideriDevlet Bahçeli bütün itirazlarını, eleştirilerini bir tarafa bırakarak dün Yenikapı’da gerçekleştirilen “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ne katılarak milletin darbe gecesi yazdığı demokrasi destanına güçlü bir selam gönderdiler.
Elbette muhalefet partileri bundan sonra da iktidarı eleştirmeye, itirazlarını dillendirmeye devam edecekler. Ama mesele demokrasi ise, muhalefet partileri bugün olduğu gibi yarın da bütün siyasal itirazlarını bir tarafa bırakarak Türkiye’nin ve demokrasinin hizmetinde olacaklarını göstermişlerdir.
***
Demokratik siyasetin politikacılara yüklediği sorumluluk da bunu icap ettirmektedir. Tanklar milletin ve demokrasinin üzerinden geçme cüretinde bulunmuşsa, siyasetçi için demokrasi cephesinde görev zamanıdır. Eğer iktidarın değişmesi gerekiyorsa, bu üniformalıların değil, hele de eli silahlı teröristlerin hiç değil, sadece sandığın işidir.
Başta iktidar olmak üzere herkes dün Yenikapı’dan yükselen bu ‘demokrasi selamı’nın değerini çok iyi bilmelidir. Siyasi partiler millet iradesinin gösterdiği istikamette demokrasi sınavından başarıyla çıkmışlardır.
Daha da önemlisi, geçmişte bazı partilerin Batı’nın ya da başka ülkelerin aklıyla hareket ettiği yönündeki kanaatlerin tümü bugün itibariyle çöpe gitmiştir. Eğer siyasi partiler millet dışında yabancı bir akla itibar etselerdi demokrasinin değil, darbenin yanında olurlardı. Ama onlar demokrasi safında durarak Batı dünyasına da esaslı bir demokrasi dersi vermişlerdir. Demokrasi adına çok trajik tablo ama, Batı hala Haşhaşi teröristlerin arkasında durmaya devam ediyor.
Galiba iktidarın, muhalefetin, medyanın ve topyekun Türkiye halkının birlikte yazdığı bu başarı hikayesini herkesin tekrar tekrar okumasında yarar var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.