'Öğrenci değil hain yetiştirmişler'
İhsan Kalkavan önemli bir isim çünkü Bank Asya kurucusu ve ilk Yönetim Kurulu Başkanı… 2004 yılında Bank Asya'dan ayrılmış olsa da yapıyı çok iyi tanıyor… Deniz Haber Ajansı adına önemli bir gazetecilik başarısına imza atan Recep Canpolat Miami'de İhsan Kalkavan'la görüşüyor…
Haber değeri baştan sona çok yüksek olan röportajın 'itirafçılar'la ilgili bölümünü ibret için iktibas edelim önce:
"- 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk basını Nurettin V.yi keşfetti. Yıllardır televizyonda programlar yapıyordu ve cemaatle ilgili çok ciddi iddialarda bulunuyordu? Nurettin V. bu yapıdan neden dışlandı?
- Nurettin V.yi Bank Asya kuruluşu döneminde bir veya iki kez görüşme imkânım oldu. Onun dışında kendisiyle bir diyalogum olmadı. O dönem cemaat içinde konuşulan Nurettin V. bir işadamına giderek, 'Kırklareli'ne büyük bir okul yapıyoruz' diyerek para almış. Ancak ortada okul yok, arsa yok. Parayı zimmetine geçirdiği ifade ediliyordu. Bunun üzerine Nurettin V.ye himmet veren bu işadamı cemaate gelerek 'Bu sizin namusunuz. Bu okulu yaptıracaksınız' demiş. Nurettin V.nin cemaatten dışlanmasının sebebinin bu olay olduğu söylendi. Bugün Nurettin V. ve Latif E. televizyonlara çıkıp, 'İşte şu general veya şu amiral benim öğrencimdi' diye beyanatlar veriyor. "Adamın biri çıkar, bunlar senin öğrencilerinse, alçak herifler sen hep hain yetiştirmişsin' demezler mi? Bu adamların yetiştirdiği öğrenciler 15 Temmuz darbe girişiminde bulundularsa, ilk önce azmettirici diye bunların yargılanması gerekir…"
***
İki hafta önceki yazımda tam da anlatmak istediğim buydu… Dünün günah ortakları, bir yandan günahları ifşa edip, diğer yandan masummuş gibi dolaşamazlar… Kanal kanal gezerek Türkiye'ye akıl hocalığı yapamazlar…
Ortadaki çarpıklığa bizim isyanımız şöyleydi: Ancak 'etkin pişmanlık'tan yararlanması gereken iki 'etkin mağlup', yani 'örgüt için mücadelenin iki kaybedeni' ülkeye gündem ve yön tayin edemez... Dünyanın neresinde olursa olsun yargılanması gereken, anlattıklarıyla suçun büyümesindeki katkılarını itiraf eden o iki itirafçı VIP muamele görüyorlar... Bugün avantaja dönmüş eski günahları sayesinde yayıncılıktan para bile kazanıyorlar...
Anlattıklarının özeti şu: "Oradaydım... Yanı başındaydım... Gördüm... Yaptım... Üzgünüm..."
Peki 'etkin pişmanlık'tan çok 'etkin mağlupluk' sergileyen bu ikilinin eski günahlarının bedelini kim ödeyecek? 15 Temmuz'da bu devlet yıkılmadıysa, ayakta kaldıysa ve hukuk varsa bu iki isim şimdiye kadar yaptıklarından yargılanır... Bu işte zaman aşımı da sökmez, çünkü bir zamanlar ortak oldukları ve beraber kurguladıkları yapı, işi darbeye teşebbüse kadar götürmüş, darbe teşebbüsü sırasında 'insan bedeninin bütünlüğü'ne yönelik öldürme ve yaralama suçları işlenmiştir...
Pinochet örneğinde ortaya çıkan uluslararası içtihada göre 'insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı yoktur' ilkesi burada uygulanmalı ve bu iki kişi mutlaka yargılanmalıdır... 'Etkin pişmanlık'tan yararlanmak istiyorlarsa orada yararlanmayı denesinler bakalım...
***
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un başımıza gelenleri 'yanlış Suriye politikası'yla ilişkilendirmesi önemli bir gelişme… Önemi, siyasî iktidarın bu konudaki hatasını kabul etmesinden kaynaklanıyor… Açık bir başarısızlık kendi ağızlarınca tescil ediliyor…
İç savaş ve dış müdahale endişesinin gittikçe arttığı ve kaos için Türkiye'ye her türlü düşmanlığın yapıldığı bir gerçek… O yüzden diliyoruz, bütün bunlar maddi ve manevi kayıplara yol açan acı tecrübelerden çıkarılmış dersler olsun…
Devlete itirafçılar, troller, ellerinde açılım kanı olan danışmanlar ve gazeteciler, daha dün bayrağımızın ve devletimizin adını tartışan, 'vesayet rejiminden kurtuluyoruz' dümeniyle memleketi batağa çeken 'aydınlar' değil, akıl, adalet, kuvvet ve hikmet istikamet tayin etsin…
Bizimki şimdilik temenni sadece, yanına yoldaş olarak 'ümit' arayan temenni!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.