Boykot Çağrıma Tepkiler (4)
Dine, ahlaka, edebe karşı, hakka ve hukuka aykırı yayın yapan medyayı para vererek (para ile satın alarak ve özellikle reklam vererek) desteklemenin haram olduğunu yazdım. Başbakan'ın çağrısı ile yakın bir zamana düştüğü için sözlerim siyasi alana çekildi, bazı çevrelerce ona destek olarak algılandı. Buna delil olarak da "daha önce niçin yazmadın" dediler, daha önce de yazdığımı örnek vererek ispatladım, birkaç örnek daha -sonraki günlerde- vereceğim. Bunun dışında yapılan ortak eleştirilere ve sorulara birkaç yazıda cevap verdim. Bu son cevabi yazımda bir soruya cevap vereceğim. Gerçi aynı yazarın başka sorular da var, ama bunların bir kısmına genel olarak cevap verdim, bir kısmına ("filan partiye oy verenler kâfir midir?" gibi uygunsuz sorulara) ise cevap vermem beklenemez.
Soru:
"AKP değişmiş midir hocam? Yoksa "Siz bakmayın merkez sağ falan dediklerine... Kanuni zorunluluklar gereği böyle diyorlar... Hepsi sonuna kadar mücahittir" falan diye mi düşünüyorsunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız neden açıkça yazmıyorsunuz hocam? İmam-ı Azam kaç yıl hapis yatmıştı hocam?"
Cevap:
İmam-ı A'zam'dan başlayalım. Onun yıllarca hapis yatması ve işkence görmesinin sebebi, şeriattan sapmalara ve zamanındaki Emevîler gibi sapanlara karşı cephe alması ve Ehl-i beyt'i tutması, siyasi olarak da onları desteklemesidir.
Din önderleri particilik yapamaz, parti içinde siyaset yapmaları da uygun değildir. Ama "davaları, amaçları, çizgileri bakımından dünyada ve ülkede olup biteni takip etmek, gerektiğinde doğru bildiğini söylemek" siyaset ise bundan onlar da uzak duramazlar.
AK Parti kurucuları ve mensupları milyonlarca insandan ibarettir; bunların tamamının –her konuda- aynı görüşte oldukları düşünülemez. İlk sırada akla gelen birkaç isim kast ediliyorsa bunların şeriat devleti kurma peşinde olduklarını düşünmek abesle iştiğaldir, saçmadır. Hedeflerinin gerçek ve kamil bir demokrasi, din özgürlüğünü garanti altına alan bir laiklik uygulaması ve güçlü bir devlet olduğuna inanıyorum.
Açıkça yazmaya gelince, siteme ve dört ciltlik "Laik Düzende Dini Yaşamak" isimli -yazılarımı toplayan- kitaba bakılırsa benim çizgim ve duruşum hakkında doğru bilgi elde edilir.
Bazı dostların da "Hoca'nın, şu gazeteleri okumayın demesi şık olmadı" dediklerini duydum. Bu sebeple ne dediğimi -özet kısmını- bir daha tekrarlayayım:
Sözün özü:
Kadın vücudu üzerinden para kazanan, kalitesiz ve faydasız diziler yayınlayan, din deyince tüyleri ürperen, her gün dini hareketler, uygulamalar, örgütler ve hizmetler aleyhinde yayın yapan, işi gücü Kur'an Kursları, İmam Hatip Okulları, başörtüsü, tarikatlar, din hizmeti için kurulmuş dernekler ve vakıflarla uğraşmak olan, dedektif gibi bunları takip eden, yalan yanlış haberler yapan… gazeteleri ve kanalları evlerinize sokmayın, satın alarak ve reklam vererek desteklemeyin; aksi halde manevi sorumluluğunuzun ağır olacağını unutmayın.
Evet, bunu söyledim ve sözümün arkasındayım. Eğer demokrasi ve basın hürriyeti birilerine bunları yapma imkanı veriyorsa, başkalarına da tenkit etme, tavır koyma, gerektiğinde boykot etme hak ve imkanı veriyor demektir.
Son bir not:
Dinsiz veya amelsiz olmak başkadır, dine ve dindara (dindarlaşmaya da) karşı olmak, buna karşı mücadele etmek başkadır. Birinciler ile diyalog kurulur, ortak alanlarda işbirliği yapılır, farklılık içinde bir çeşit birlik oluşturulur, ama ikinciler ile ancak mücadele edilir ve onlara karşı haklar korunur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.