Kolsuz kahramanın kolu
Kuyuya bir taş atıyorlar, çıkar çıkarabilirsen...
Geçenlerde "Ecevit'in cumhurbaşkanı adayı Fetullah Gülen'di" diye iri bir laf edildi.
Bir general bir emniyet müdürüne söylemişmiş, o da şimdi açık ediyormuş...
Ecevit kendisi bile cumhurbaşkanı olamıyordu (lise mezunuydu), ilkokul üçten terk ve ilkokulu sonradan "dışarıdan bitirdiği" söylenen Fetullah nasıl aday gösterilecekti?
Unutmayınız, yıl 2000'di, cumhurbaşkanı halk tarafından değil meclis "kombinasyonlarıyla" seçiliyordu.
Anayasayı bir kerelik değiştireceklermiş, olup bitecekmiş.
Bu iddiaya kimse inanmadı. Ecevit'in Fetullah'a genelde "sıcak bakmış" olduğunu bilsek bile inanmadık.
Fakat Ecevit'in kafasındaki "ciddi" aday listesi de on altı yıl sonra gündeme gelmiş oldu.
Ecevit öncelikle Cumhurbaşkanı Demirel'in görev süresinin uzatılmasını istemişti. Bunun için anayasa değişikliğine hazırdı. (Ne de prensip sahibi adammış rahmetli!)
Kimse yanaşmayınca ortaya İsmail Cem çıktı, müstakbel veliahtı...
Ona da koalisyon ortakları ANAP ve MHP yanaşmadılar.
Bunun üzerine de ibreyi Mehmet Haberal'a çevirmiş, Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan bile daha "alakasız" bir zorlama...
Buna da yanaşmamışlar, dolayısıyla, Çankaya'da "bürokrat varlığını" sürdürebilecek tek isim, Ahmet Necdet Sezer belirmiş. (Koalisyon sevenlere saygılarımızla sunarız!)
Halkçı Ecevit'in solculuğu bu kadardı işte: Çankaya'ya asker bürokrat yerine sivil bürokrat! Genelkurmay Başkanı değil de Anayasa Mahkemesi Başkanı.
"Kolsuz kahramanın kolu" gibi bir şey. Bunu yıllarca sol diye yutturdular.
Ecevit bunu 1973 yılında da düşünmüş, Cevdet Sunay'ın yerine devrin Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhittin Taylan'ı getirmek istemişti. Aculluk edilmiş, adamcağızın evine "oldu bu iş" diye haber gönderilince eşi zamansız heyecanlara garkolmuştu...
Hep aynı kafa işte, asker yerine sivil olsun, daha mülayim görünsün, yeter ki Çankaya "müstahkem mevkii" bürokrasinin elinden gitmesin. Abdullah Gül'e çıkarılan engellerin ardında da bu "zümre mücadelesi" vardı. "367 saçmalığını" ortaya atan şahıs Çankaya'da "kendi sınıfından" birini görmek istiyor, halkın temsilcisinin cumhurbaşkanı olmasını engellemeye çalışıyordu.
Bugün, Beştepe'ye çıkmak isteyen bürokrat varsa, meclisin değil halkın onayını almak zorundadır.
İki şeyi merak ederiz. Bir: 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı, örgütün "göstermelikcumhurbaşkanı" yani Fetö'nün kuklası kim olacaktı? Mahkeme sürecinde meydana çıkacaktır.
İki: Beştepe'yi kazanması mümkün olmayan ve bunu çok iyi bilen Kılıçdaroğlu, mebus koltuğunu korumak için ister istemez meclis seçimini tercih edeceğine göre, 2019'da cumhurbaşkanı adayı olarak kimi gösterecektir?
Yoksa "direnme hakkını" kullanıp aday maday göstermeyecek midir? Çok güleriz vallahi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.