Dik duracak direneceğiz
Avrupa ve Nato'nun sırıtkan yalanlarından soyunup apaçık biçimde üzerimize geldiğigünlerdeyiz.
Teröristle ve darbeciyle kol kolalar.
Müttefikimiz gibi değil, gardiyanımız gibi konuşmaktan çekinmiyorlar.
O halde biz niye kendimizi aldatmayı sürdürelim?
Hiç lafı dolaştırmaya gerek yok, tablo açık...
Uysal bir Türkiye istiyorlar.
Her koşulda Batı'nın, AB'nin, NATO'nun sessiz hizmetçisi, uslu destekçisi olan bir Türkiye istiyorlar.
Parçalanmayı kabullenip içine sindirecek; hem fiziken hem de ruhen büzüşmüş bir Türkiye istiyorlar.
Üretmeyen, büyümeyen bir Türkiye...
Alıp satarak idare eden ve alınıp satılan bir Türkiye...
Koşullara başkaldırmayan, koşullara uyan ve uydurulan bir Türkiye istiyorlar.
Aşikâr ki...
Onların 21. yüzyılda Türkiye için hayal ettikleriyle bizim "Yeni Türkiye"miz uyuşmuyor, uyuşmayacak.
Güçlü ve dünyada sözü geçen bir Türkiye bizim için proje, onlar için kâbus.
Bu yüzden Erdoğan'ı istemiyorlar.
Erdoğan'ın çevresinde birleşen bir Türkiye'ye tahammül edemiyorlar.
Bu dayanışmayı kırmak için yapmayacakları şey yok.
Nitekim sağda, solda; milliyetçilikte İslamcılıkta, her yerde, her kesimde, her siyasi çizgide kendilerine "ajanlar" arayıp buluyor ve Türkiye'nin artık açılan ve gerçekleri gören gözlerini kapatmak için her yolu deniyorlar, denemeye devam edecekler.
Dünya zor bir çağın eşiğinde...
İçinde yer aldığımız coğrafya ateşler içinde...
Yani artık "acaba"larla, "fakat"larla geçiştirilecek bir zamanda değiliz.
İşte ortada...
NATO komutanının darbeci subaylara sahip çıktığı; Avrupa Parlamentosu'nun başının her ağzını açışta Türkiye'ye hakaret ettiği, AB'nin resmi organlarının uzun saatler boyu İstanbul'daki terör saldırısını kınamaya bile yanaşmadığı bir ortama geldik, çattık!
Sert bir kapışma olacak, kesin!
Onlar pes edinceye, vazgeçinceye, kafalarını Türkiye duvarına çarpıp kendilerine gelinceye kadar dik duracak, direneceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.