Keşke Kuyu da bizi kurtarabilseydi!
O ne tatlılık!
Nasıl hakiki bir güven ve sabır!
Ve onca çocukluğuna karşın nasıl olgun bir sevinç!
Anladınız değil mi?
Kuyu'dan söz ediyorum.
Yetmiş metrelik bir sondaj kuyusunun dibinde on gün kendisine uzatılacak eli bekleyen kangal cinsi yavru köpekten...
Çok belli oluyor;
Kuyu mizaç olarak iyi bir köpek!
Üzerine çullanıp "kurtarıcı" pozunda fotoğraf çektirmek isteyenlerin neden olduğu izdiham ve orasını burasını çekiştirip durmaları karşısındaki tavrı ibretlikti.
Dili olsa, "bir sakin olun ya!" diyecekti, kesin!
İşin gerçeği şu...
Kuyu'yu kurtardık ama maalesef kendimizi kurtaramadık!
Düşünebiliyor musunuz..
İtfaiye, AFAD ve TTK ekipleri günlerce çalıştılar orada ve "deneme yanılma yöntemiyle bir alet yapıp" kurtarma operasyonunda kullandılar.
Ama gel de bunu Sözcü'ye, DHA'ya, TRT1'de Erhan Çelik'e ve sosyal medyadaki"beyaz"lara anlat!
Onlar köpeciği bir kolejin (hangi reklam aklı, hangi örtülü politik strateji ayrıca tartışılmalı!) "bilim âşığı" gençlerinin ürettiği "robotik kol"un kurtardığında ısrarlı.
Çocukların öğretmeni "bizim aletimiz arıza yaptı, döndük" diyor, bunlar onu bile dinlemiyor.
Hele bir de hayvanlara yardım örgütlerinin kapışmaları vardı ki, feci! Sen gitmedin, ben gittim; sen hiçbir şey yapmadın, ben yaptım kavgası, malum.
Kuyu bunları bilebilse, ne çok üzülürdü!
O bizi sonuna kadar güvenilmeye değer bulmuştu.
İnsanı mahcup edecek kadar güzel bir teslimiyetle itfaiyecilerin kollarında veterinerini beklerken çekilmiş videolarına bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.
Fakat biz birbirimize zerre güvenmiyor; bambaşka hesaplar içinde koşuyoruz.
Şimdi bunları yazdım diye, ben kötü olurum. "İnsan sevmez hayvan severler" Twitter'dan yedi sülaleme sövüp saymakta birleşirler.
Hep öyle yaptılar çünkü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.