Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Böyle bir zamanda ayrılıklar, çekişmeler, kavgalar

Böyle bir zamanda ayrılıklar, çekişmeler, kavgalar

Amerika'da geçirdiğim bir hafta içinde, bir kez daha anladım ki dünyadaki ekonomik ve siyasi kriz derinleşerek devam edecek. Mesele Trump'ın başkanlığı meselesi değil, toplumda ciddi bir gerilim var. Bunu dün yazmıştım. Başka önemli bir konu daha var size anlatmak istediğim.

BİR GİRESUNLUNUN ANLAMLI SORUSU

Bir hafta boyunca 3 konferans, 4 toplantı, medya-düşünce kuruluşları ziyaretleri ve birçok görüşmede bu konuları tartışma fırsatımız oldu.

Son konferans New Jersey eyaletindeydi. Bu toplantıya katılanlar daha çok işçi olarak Amerika'da çalışan Giresun kökenli vatandaşlarımızdı. Ancak içlerinden birinin sorduğu soru beni diğer tüm görüşmelerden daha çok etkiledi.

Soru şuydu: “ABD'de ırkçı bir akım yükseliyor, durum daha da kötüleşebilir diyorsunuz. Avrupa'da da durum aynı. Peki bizler burada yaşıyoruz, ne yapacağız, ne yapmamız lazım?”

Son derece samimi ve doğru bir soru. Durum cidden kötüleşecek ve başta ABD ile Avrupa'da yaşayan azınlıklar, yabancılar ve en başta Müslümanlar çok sıkıntı çekecek. O zaman biz ne yapmalıyız sorusu çok büyük anlam kazanıyor işte.

Bu soruyu düşünce kuruluşları, araştırma enstitüleri ve topluma yön verenlerin sorması gerekir.

Ancak bunu sormuyorlar ve tartışmıyorlar. Ne acıdır ki, Amerika'daki Müslüman toplumun çatı kuruluşları İÇNA, IGNA gibi kurumlar da, Türkiyelilerin kurduğu çatı organizasyonlar da dengeleri değiştirecek bir güç oluşturamadılar. Trump, yedi Müslüman ülkeye yasak koyduğunda buna karşı protesto gösterileri düzenleyenler liberaller, solcular, feministler hatta Yahudiler oldu.

Amerika'da Müslüman toplumun ne etkin bir gazetesi, ne güçlü bir televizyonu, ne de bir sosyal medyası var. Halbuki dünya medyasına yön veren ülkede yaşıyorlar.

Yahudiler ve Ermeniler de azınlık. Ancak onların sahip oldukları imkanlarla Müslümanlarınki kıyas kabul etmez. Hepsini de kendileri başarmış.

Neden böyle? Yani en çok sesimizin çıkması gereken zamanda neden bu haldeyiz?

Ben tek bir sebep görüyorum: Müslümanlar, kendilerine yasak getirenlerle değil, daha çok birbirleriyle uğraşıyor ve güç kaybediyorlar.

Mısır'da darbeye maruz kalmış İhvan hareketinin iki üç parçaya bölündüğünü burada öğrendim. Liderlik çekişmesiymiş. Diğer grupların durumu da aynı.

TÜRKLERİN BİRBİRİYLE KAVGASI

İslam aleminde lider gösterilen ülke olarak sanırım yaşananan krizlere çözüm önerisi de yine bizden bekleniyor.

Amerika'da bile Müslüman topluluklar Türkiye'den gelenlere ayrı bir önem veriyor.

Peki sizce durum nasıl?

Türkiye'de referandum süreci nedeniyle bu konular tartışılamıyor. Aslında konuşulması gerek, doğrudan ilgisi var ama anlatması uzun sürer. Türkiye'de bu konu konuşulmuyor ancak ABD ve Avrupa'da yaşayanların, yani sorunun ana kaynağında bulunanların bu konuları tartışması gerekirdi. Hatta Amerika'dakilerin bize de yeni ufuklar açmaları lazımdı.

Sanırım buradaki Türklerin durumu, diğer Müslüman grupların durumundan daha da kötü.

Tahminen 120 civarında dernek var. Bunları bir araya getirmek için de bir çok çatı kuruluş kurulmaya çalışılmış. Her deneme daha çok bölünmeye, daha çok ayrılığa ve kavgaya neden olmuş.

Herkesin Türkiye'de bir linki var. Dolayısı ile Türkiye'deki kavgaların aynısı buraya taşınmış. Amerika'daki gelişmelerden çok Türkiye'deki sorunları tartışıyorlar. Çok üzücü şeyler yaşanmış, yaşanmaya da devam ediyor.

İşte burada o Giresunlu kardeşimizin sorusu büyük anlam taşıyor. Böyle kötü bir zamanda biz ne yapmalıyız?

“İlk başta birlik olmalıyız. Dayanışma içinde olmadan krizlerden çıkamayız” dedim cevap olarak. Bir yandan da korkuyordum. Ya “Peki Türkiye'deki, buradaki insanlarımızın çekişmesi, kavgası nedir bu zamanda?” diye sorsaydı. Benim buna verebilecek bir cevabım yoktu çünkü.

LİDER ÜLKE RETORİKLE OLMUYOR SADECE

İslam dünyasının neresine giderseniz gidin, bizleri ayrı bir sevgiyle karşılarlar. Türkiye'nin ayrı bir yeri, doğal bir liderliği vardır gönüllerde. Ancak lider olmak sadece retorikle olmuyor. Kaotik bir hale gelen sorunlara çözüm, fikir ve çıkış yolları bulmak gerekiyor.

Bu nedenle Türkiye'nin sorumluluğu başka ülkelerinkine benzemez. Sadece İslam alemi için değil, bizim ülkemizi de derinden etkilyecek Batı'daki ırkçılık ve İslamofobinin yükselişine karşı da bir şey yapmak zorundayız.

Peki bizim durumumuz bu sorumluluğu yansıtıyor mu?

Türkiye'de yaşananları uzaktan daha iyi görüyor insan. Gerçekten de ayrılıkları, çekişmeleri, kavgaları, kişisel hesapları gördükçe şaşırıyor hatta. Darbe girişimi bile herkesin aklını başına tam olarak getirmemişse, daha başımıza neyin gelmesi gerek acaba diye düşünmeden edemiyor.

Türkiye böyleyse, Amerika'da yaşayan Türklerin bu parçalanmışlığını normal görmek lazım aslında.

LATİN AMERİKA'DAKİ MÜSLÜMANLARI BULMAK

USA TODAY gazetesi, ABD'de Türklerin çıkardığı tek gazete. Beni Amerika'ya davet eden de, bu gazetenin sahibi ve MÜSİAD ABD Başkanı Mustafa Tuncer. Uzun yıllardır burada bulunan başarılı ve genç bir işadamı. Bir hafta boyunca beraberdik. Belgeselci olduğumu bildiği için ”Latin Amerika'da yaşayan Müslümanlar üzerine belgesel ve kitap yapsak mı? Kimse bilmiyor onları, sesleri duyulmuyor” dedi.

Hepimizin içinde, tüm Müslümanları, mazlumları kucaklayan bir yürek ve bir zihin var. Bu her millette olan bir şey değil inanın. Amerika'da onca sorunlar yaşayan bir işadamı, yine de Latin Amerika'daki garibanların sesini duyurmayı düşünüyor. Ne kadar şaşırtıcı ve övünülecek bir özellik.

Bir de birbirimizle çekişmeyi bırakıp, kişisel kavgaları bitirip kenetlensek, gerçekten de sadece İslam dünyasının değil, acı çeken tüm insanlığın sorunlarına çözüm bulacak bir potansiyeli var Türkiye'nin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi