Çözüm önerisi
Dünyadaki ekonomik krizin ülkemize nasıl yansıyacağı bilinmiyor. İktidar bunun yansımalarının sınırlı olacağını söylerken iş dünyasından uyarılar yapılıyor. Ayrıca alınacak önlemler konusunda hiçbir bilgi yok, sadece önlem alınıp alınmadığı sorgulanıyor.
Önce krizin ve dışarıda alınan tedbirlerin sonuçlarının genel hatlarıyla değerlendirilmesi yapılmalıdır. Finans kesiminde başlayan krizin reel sektörü etkilememesi için alınan tedbirleri bazıları kapitalizmden bir sapma olarak görüyor ve devletçi bir uygulamaya geçildiğini düşünüyor. Oysa finans kesimindeki gelişmeler kapitalist sistemden bir sapmaydı ve şimdi kapitalist sistemin rayına oturtulmasına çalışılıyor. Reel kesim belirleyici, finans sektörü belirlenen olması gerekirken roller değişmiş ve finans kesimi hem üretimi dünya ölçeğinde belirlemeye başlamış hem de devlet siyasal etkinliğini finans kesimine bırakmıştı. Bugün alınan tedbirler, bazılarının düşündüğü gibi eski sistemin ihyası değil paranın egemenliğinin sona erdirilmesi reel kesimin belirleyici olduğu en eski düzene dönülmesidir. Bununla sadece paranın egemenliğine son verilmiş olmuyor, aynı zamanda, küreselci siyasi anlayış yerini devletlerin egemen olacağı bir düzene terk ediyor.
Krize karşı alınacak tedbirler her ülkede aynı olamaz. Farklı yapılar farklı çözümler gerektirir. Batıda bankaları devletleştiren ya da onların nakit sıkıntılarını aşan çözüm metotlarının ülkemizde de uygulanmasının faydalı olacağını düşünmüyorum. Herkes karşılaştığı probleme kendi ekonomik yapısı içinde çözüm üretecektir ama bunların her yerde aynı olması gerekmez.
Kriz ülkemizİ etkilemeye başlarsa, diğer ülkeler gibi bankaların sorunlarını çözmeye çalışmak yerine, farklı bir model geliştirebiliriz. Onlar finans kesimini kurtararak reel kesimin etkilenmesini önlüyorlar, biz reel kesimden başlayıp, bankaların sorunlarının çözümünü burada oluşacak gelişmelerin sonucuna bırakabiliriz. Mesele onlar bankalara kaynak sağlarken ya da onları devletleştirirken Merkez Bankası, bankaların müşteri senetleri karşılığı verdiği kredilere reeskont kredisi verebilir. Ayrıca yapılan işlemleri tasnif ederek desteklemek istediği sektörlere daha avantajlı krediler sağlar hatta bunlara sübvansiyon uygular. Böylece kredilerin verileceği alanları tepeden kontrol etmiş olur. Böylece kredilerin, bir satış işlemi ve buna bağlı olarak üretim sonucu verilmesini sağlar. Spekülasyon amaçlı kredileri engellemiş olur.
Piyasaya sürülen paranın enflasyon yaratacağı endişesi yersizdir. Harcamaların yarattığı gelir artışı vergi gelirlerini artırır ve gerekirse devlet artan vergi gelirlerini piyasadaki fazla paranın çekilmesinde kullanır.
Merkez Bankası rezervlerinin döviz kurlarını kontrolünde kullanılmasında dikkatli davranılmalıdır. Kısa süreler için katlı kur uygulamasına bile geçilebilir.
Yazımın okuyucular açısından sıkıcı ve anlaşılmaz gelebileceğinin farkındayım. Düşüncelerimi şöyle özetleyebilirim: Kapitalizmden sapma söz konusu değildir ve yapılanlar onu gerçek kimliğine kavuşturmak içindir. Paranın egemenliği sona ermektedir ve yeni siyasi model devlet merkezli olacaktır. Türkiye krize karşı kendi modelini üretmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.