Oruç kalbimizin emaneti ona iyi bakalım
Son yüzyılın İslam düşünürü ve büyük şairi Sezai Karakoç ‘Kıyamet Aşısı’kitabında orucun hikmeti konusunda şunları yazıyor: “Oruç ruhu diriltirken, onun bütün kuvvetlerini de diriltmiştir.
Ölüme doğru koştuğu bu son çağlarda İslâm toplumu tam ölmemişse ve hâlâ yaşıyorsa, bunu, gelip gelip dirilten ramazanlara borçludur geniş ölçüde. Ve bir gün tam dirilecekse, bu da, yine bir ramazanda başlayacaktır, ramazanlarla başlayacaktır.”
İnanıyoruz ki gönlümüzün en güzel misafiri oruçla birlikte bir ay boyunca kalbimize kocaman bir ay doğacak ve bayram edeceğiz.
İnanıyoruz ki, oruçla aydınlanan kalbimizle birlikte bütün bir İslam toplumunun ruhunda da yeni bir oruç iklimi başlayacak.
İnanıyoruz ki, oruçla Müslümanların kalbi birbirine değdikçe yeni bir barış ve dayanışma mevsimi başlayacak...
***
Ve Sezai Karakoç’un ifadesiyle önümüzde Müslümanların manevi benliğinin surları yükselecek: “Kendinde doğruyla yanlışı bir bıçak gibi ayıran Kuran’ın (ki bir adı da Furkan’dır) indiği oruç ayı, keskin keskin, kesin kesin inanmışı inanmamıştan, akı karadan, ahiret özünü dünya köpüğünden seçerek ve ayırarak İslamlık şahsiyetinin, manevi benliğinin surları gibi insanlığın önünde ve ufkunda erişilemez ve yıkılamaz duvarlar gibi yükselecek.”
Oruç kalbimizin en güzel emanetidir, İslam ümmeti için bağışlanmış bir nimettir. Öyle bir emanet ki ruhlarımızı, şehirlerimizi istila eden karanlık ruhlardan, nimetlerimize çöken harami kirlerden temizler ve mühürlenen kalplerimizi azat eder.
Oruç her yıl kalbimize ulaşan kutlu bir haberdir... Hikmetin habercisi olan oruç sadece kalplerimizle evlerimiz arasındaki ilişkiyi tamir eden değil, aynı zamanda kapalı duvarlar arkasındaki yoksulların ahını bize taşıyan bir haberdir.
Oruç kalbimizin bayramıdır... Sahurda başlayan şölen, iftarda bir muştuya dönüşür ve kalbimizde açılan ilahi sayfalar rızkı kuşatan bereketle dolar.
Oruç vakitlerimizi tamir eden bir peygamber armağanıdır... Orucu bir ‘diriliş’mucizesi olarak tanımlayan Sezai Karakoç şöyle diyor: “Oruç, belli belirsiz bir hilalle birlikte, her yıl bize gelen bir medeniyet, şuurlandıran bir armağan, bir peygamber armağanı, bir diriliş mucizesi, inkâr karanlığında kıvrananlara bir azap ve korku, aydınlığa doğru koşanlara ve susamışlara bir umut ve bir muştu, dünyaya inen bir arş aşısı...”
Güçlülerin zayıfların üzerine basarak yükseldiği, acıma, yardım ve merhamet duygularının bir anlam ifade etmediği vahşi kapitalizm çağında oruç müminlerin kalbine güç, zalimlere korku versin...
Niyazımız odur ki, dinin bile para, makam ve mevki ile takas edildiği günümüzde oruç kalbimizi, ruhumuzu kirleten ahir zaman haramilerinden bizi korusun...
Üstat Sezai Karakoç’un şu dizeleri bir İslam baharı getirsin kalbimize...
***
/Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize
Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi
Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan
Ten ruhun avuçlarının içinde
Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker
İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer
Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen
İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı
Ruh emzirir anne gibi yeri göğü fecri
Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır
Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden
Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı
Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından
Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağından
Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.