Darbenin siyasi ayağını bulma kılavuzu
Darbenin siyasi ayağı olur mu?
Elbette olur.
Bunu anlayabilmenin iki yolu vardır:
BİR: Darbeden sonra (başarılı olmuş bir darbe ise), memleketi kimlerin yönettiğine, devlet katlarında hangi kadroların görev aldığına, hangi tür siyasete ya da siyasetçilere meydan verildiğine, kimlerin önünün açıldığına bakılır...
1960 darbesine bu nazarla bakabilirsiniz.
Darbeden sonra, “iktidarı beklenenler”in önü açıldı.
Bürokratik kadrolar, işbaşında olması istenenler tarafından dolduruldu ya da işgal edildi.
Hadi açık konuşalım:
Darbeciler, Bayar-Menderes ikilisinin gitmesini, İsmet Paşa’nın gelmesini istiyordu.
Bu, 27 Mayıs’tan sonra mümkün olabildi.
Hiçbir bağımsız seçimi kazanamamış, kazanması mümkün görülmeyen İsmet Paşa, çok özlediği Başbakanlık makamına, 27 Mayıs darbesinin oluşturduğu “dikensiz gül bahçesi” ortamında erişebildi.
Bunu da fazla sürdüremedi.
İlk ciddi krizde seçime gitmek zorunda kaldı ve Başbakanlığı ilelebet kaybetti.
Bu açıdan bakarsak, CHP için, “Darbenin siyasi ayağında yer alan parti” nitelemesini rahatlıkla kullanabiliriz ve haksızlık etmiş olmayız.
Çünkü yer almıştır.
Çünkü darbenin hızlandırılmasına katkıda bulunmuştur.
İsmet Paşa’nın “seferberlik” adı altında başlattığı olaylı yurt gezilerini, “Şartlar olgunlaşırsa darbe meşru haktır” fetvasını hatırlayalım.
İKİ- Darbeyi, “aranır”, “özlenir” hale getiren ve “tek seçenek”miş gibi sunanlara bakılır. Bunlar siyasi partiler olabilir, sivil toplum kuruluşları olabilir, iş çevreleri olabilir, bürokrasi olabilir...
12 Eylül, mesela, “hazırlanmış” ve “ihtiyaç” olarak dayatılmış bir darbeydi.
Başta bürokrasi olmak üzere (faaliyetlerini “gizli servis” üzerinden yürütüyordu), bilumum iç ve dış odaklar, ülkede darbeyi elzem hale getiren siyasi bir iklim oluşturdular.
Kenan Evrengeldi, darbesini yaptı, büyüklerimiz de “Oh, çok şükür... Evlatlarımız kurtuldu” dediler.
Sonradan adet yerini bulsun kabilinden bir soruşturma açıldı, Kenan Evren hâkim karşısına çıkarıldı ama bunlar göstermelik işlerdi.
İlginçtir, Kenan Evren “sanık” yapıldığında, kimse “Hani 12 Eylül’ün siyasi ayağı. Darbeyi sadece iki paşa mı yaptı?” demedi. Kemal Kılıçdaroğlu gibi yan figürler çıkıp, yargılamaların daha da ileri götürülmesini istemedi.
Kimi yargılayacaklardı?
CIAajanı George Alexander Peck’i mi?
Dönemin ABD Başkanını mı?
Hülasa, her darbenin siyasi ayağı vardır.
Başarısız olmuş 15 Temmuz darbesinin de, doğal olarak, bir siyasi ayağı vardır.
Bu darbenin siyasi ayağını bulmak için, ikinci maddede zikredilen faaliyetlere ve bu faaliyetler içinde kimlerin hangi rolü üstlendiklerine bakmamız gerekiyor.
27 Mayısdarbesini “aranır”, “özlenir” hale getiren ve ayrıca darbeden sonra yönetimde pay kapan CHP, 15 Temmuz’dan önce de faaldi, adeta darbeye aşeriyordu...
Genel başkanları FETÖ kasetinden çıkmıştı.
Üç yıl boyunca, darbecilerin ürettiği “kirli malzemeleri” kullandılar.
Milletvekillerini, darbecilerin emrine tahsis ettiler.
HDP’liler ve “darbe, darbe” diye inleyen Fetullahçı liberallerle ilginç ittifaklar kurdular.
Ülkeyi 15 Temmuz’a bu “ittifak” taşıdı.
Hiç kimse kusura bakmasın, darbenin siyasi ayağı, darbeciliği açığa çıktığı halde FETÖ’yle işbirliğini “derinleştiren” ve ortak hareket eden CHP’dir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.