Adalet için İmam-ı Azam gibi kadılara ihtiyaç var
Bazı okurlar şu günlerde sürekli ‘hukukun üstünlüğü’ne vurgu yapan yazılar yazmamın özel bir nedeni olup olmadığını soruyorlar. Yani, AK Parti iktidarının hukukun üstünlüğünü zedeleyen icraatlar yaptığını mı ima etmek istiyorsun demek istiyorlar. Elbette hayır, asla gizli ya da açık bir imada bulunmak gibi bir niyet içinde değilim.
Zira biliyorum ki AK Parti iktidarı özellikle AB’ye uyum çerçevesinde demokratik değerleri güçlendirmek için önemli yasal değişiklikler yaptı ve demokrasinin standartlarını yükseltmek için ciddi reform adımları attı. Dolayısıyla böylesine demokratik reform adımları atan bir iktidarın ‘hukukun üstünlüğünü’ zedeleyecek adımlar atmak gibi bir niyet içinde olduğunu söylemek ve niyet sorgulaması yapmak hakkaniyetli bir yaklaşım olmaz.
***
AK Parti’nin bilerek ve isteyerek demokratik değerleri zaafa uğratacak icraatlar yaptığını elbette söyleyemeyiz. Ancak kabul etmek gerekiyor ki, Türkiye 15 Temmuz gibi dünyada eşi benzeri görülmemiş dehşetli bir ihaneti yaşadı. Ve bu ihanet yüzünden OHAL şartlarında yaşıyoruz. İstesek de, istemesek de bu hali veri olarak kabul etmek zorundayız. Bilmek gerekiyor ki, hepimiz için hayati bir öneme sahip olan ‘hukukun üstünlüğü’ kavramı OHAL şartlarında doğal olarak problemli bir alan oluşturmaktadır.
İşte tam da bu yüzden içinden geçtiğimiz kritik süreçte maalesef hak, hukuk ve adalet kavramlarıyla ilgili olarak toplumda negatif bir algı hakimdir. Eğer adaletin tecellisi konusunda toplumun zihninde bir takım tereddütler oluşmaya başlamışsa, bu negatif algının izale edilebilmesi için siyasi iktidarın süratle durumu pozitife çevirecek adımlar atması bir zaruret haline gelmiş demektir.
Zira böyle bir negatif algı sadece içeride değil, uluslararası hukuk çevrelerinde de soru işaretleri doğurur ki, bu doğrudan Türkiye’nin demokratik görünürlüğüne zarar verir. Aslında AK Parti bu konuda yeterli tecrübeye sahiptir. Hatırlayalım, AK Parti 2008’de açılan kapatma davası ile ilgili Venedik Komisyonu belgeleriyle savunma yaparak uluslararası hukuk çerçevesinde bir meşruiyet alanı oluşturmuştu. Yine 2010 referandumunu da aynı şekilde Venedik Komisyonubelgeleriyle, yani evrensel hukuk normlarıyla yapılandırmıştı.
Yargıya olan güveni tesis etmenin, adalet duygusunu güçlendirmenin yolu da, ölçüsü de bellidir: Evrensel hukuk ilkeleri ne diyorsa o... Unutmayalım ki, siyasi iktidarlar zaman zaman hatalar yaparlar. Sonuçta seçim olur ve herkes sandıkta hesabını verir. Ama eğer adaletin terazisi şaşarsa, bunun telafisi mümkün değildir ve sonunda hepimiz kaybederiz.
Son yüzyıllık tarihimiz içinde bile adalet terazisinin şaştığı yargı kararları yüzünden bu toplumun ne tarifsiz acılar yaşadığını hepimiz biliyoruz. Hiçbir tanığın dinlenmeden kararların verildiği İstiklal Mahkemeleri, “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” mantığı ile Menderes ve arkadaşlarını idama götüren Yassıada mahkemeleri ve son olarak Ergenekon-Balyoz davalarındaki kumpas görüntüleri...
***
Tarihimizde yaşanan bu derin adalet yaraları da göstermektedir ki, yargının bağımsızlığı fevkalade önemlidir. Elbette bu sadece “Yargımız bağımsızdır” söylemiyle sağlanabilecek bir iş de değildir. Bizzat adalet dağıtıcıların uygulamaları toplumsal vicdanda karşılık bulmalıdır.
Adaletin önemini anlatırken, hiç kuşkusuz İslam tarihinde yaşanan bazı çarpıcı örneklere de bakmakta yarar var. Nihat Ergün ‘İktisadi ve Siyasi düşüncede Akıl’ kitabında Muhammed Ebu Zehra’nın Ebu Hanife adlı eserinden şöyle bir örnek aktarıyor: “Ebu Hanife’ye son Emevi Halifesi Mervan İbn Muhammed’in Irak valisi olan İbn Hubeyre tarafından kadılık ve hazinedarlık teklif edilerek işbirliği yapması istenmiş, o bu teklifi, ‘mescidin kapılarını saymayı teklif etse onu da yapmam. O boynunu vuracağı bir adamın ölüm fermanını yazacak, ben de ona mühür basacağım ha, vallahi böyle bir işe katiyen girmem’ diyerek reddetmiştir. Bu yüzden hapse atılmış ve dayak yemiştir.”
Adaletin tecellisi için İmam-ı Azam gibi yargının bağımsızlığı için gerektiğinde hapse girmeyi göze alabilen kadılara, yargıçlara o kadar ihtiyaç var ki...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.