Ne yaptın da bu kadar sevdirdin kendini?
Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz girişiminden üç ay sonra gazetecilerle bir sohbet toplantısı düzenledi ve onlara bir ‘kitapçık’tan söz etti.
Bu kitapçıkta, darbeden sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak atanacak kişilerin ismi yazıyormuş.
Kılıçdaroğlu, daha sonra, “kitapçık bulunmuş” diye bir şerh düştü. “Bulunmuş” dediğine göre, kitapçık güvenlik birimlerinin ya da savcıların elinde bulunuyor.
Herhalde darbecilerden ele geçirildi.
Böyle mi anlamalıyız?
Sohbet toplantısına katılan CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş’ın tanıklığına daha önce bu köşede yer vermiştim.
Hatırlayalım: “Kılıçdaroğlu, darbe döneminin Cumhurbaşkanı ve Başbakanının adının yazılı olduğunun ifade edildiği bir kitapçığın bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine sorularımız oldu. Kendisi kitapçığı görmemiş. Öğrenme şekli de hükümet tarafından, ‘Böyle bir kitapçık var sizin haberiniz var mı’ şeklinde olmuş, ama detayları hakkında bilgi yok. Herkes çok merak etti, sordu ama detay yok. Öyle zannediyorum böyle bir açıklamanın ardından böyle bir kitapçığın varlığı ve içeriği konusunda ciddi tartışmalar olacaktır.”
Bir tartışma oldu mu?
Olmadı.
Üzerinden 10 ay geçti, kitapçığı soran yok.
Kılıçdaroğlu, kitapçık bilgisini “hükümet tarafından” aldığını söylüyor.
Bunun doğru ve geçerli bir bilgi olduğunu kabul edersek, şu türden tahminler yürütmemiz gerekecek: Demek ki, bir darbe olacağı bilgisine bir dönem AK Parti’de yöneticilik yapmış (hatta hükümette görev almış) kişiler de sahipti ve muhtemelen bir darbeyi bekliyorlardı.
Bu “tahmin”in tartışılabilir bir tahmin olduğunu düşünsek bile, Kılıçdaroğlu gibi birinin bu yönde başlatacağı bir tartışmanın hayırlı sonuçlar doğurmayacağını teslim etmek zorundayız...
Kılıçdaroğlu’nun çok şey biliyormuş gibi yapıp hiçbir şey söylemediği konu, yine de meraka değer bir konudur.
Kimler 15 Temmuz’un Cumhurbaşkanlığına ve Başbakanlığına atanacaktı?
Muhtemelen, Kılıçdaroğlu da merak ediyordur.
O zaman fazla bekletmeyelim, merakını giderelim.
Darbe başarılı olsaydı, omzu kalabalık efradından biri (Akın Öztürk olabilirdi) Cumhurbaşkanlığına getirilirdi ve hiç de şaşırtıcı olmazdı.
Peki, Başbakan kim olurdu?
Benim kafamda bazı isimler var ama bu konuda Kılıçdaroğlu’nu tek geçerim.
Çünkü kendisi, iktidar umudunu darbelere bağlamış bir partinin genel başkanıdır.
Neredeyse kurulduğu günden beri hiçbir seçimi kazanamamış CHP, ancak ve sadece darbelerin yardımıyla iktidara tutunabilmiştir.
Mesela İnönü’nün (çok partili parlamenter sistemin cari olduğu dönemde) Başbakanlığı, ancak bir “darbe”yle mümkün olabilmiştir.
Ecevit’e genel başkanlık ve Başbakanlık yolunu 12 Mart darbesi açmıştır.
Dahası, CHP (iktidar ortağı olmadığı halde), darbe hükümetine Başbakan vermiştir. Ünlü “balyoz hükümeti”nin (sosyalistlerin tepesine “balyoz gibi” inen) Başbakanı Nihat Erim, 12 Mart döneminde CHP milletvekiliydi. Darbecilerin “Başbakanımız olur musunuz?” teklifini ikiletmemiş, hemen kabineyi kurmuş, hiç utanmamıştır.
15 Temmuz girişimi başarılı olsaydı, Başbakanlık teklifi Kılıçdaroğlu’na götürülecekti, hiç kuşkunuz olmasın.
Bakmayın “darbe karşıtıymış gibi” görünmesine...
Partilileri Bağdat Caddesi’nde tankları alkışlamıştı. Kendisi de, darbenin başarısız olacağı anlaşıldıktan sonra, ancak sabaha karşı ortaya çıkmış, “darbeleri tasvip etmeyiz” gibilerden kokmaz bulaşmaz bir açıklama yapmıştı. Yenikapı’ya da ittire ittire gitmişti.
FETÖ niçin mi Kılıçdaroğlu’nu tercih ederdi?
Cevabı çok basit:
Son üç yılda dört büyük seçim yaşadık. Kemal Bey bu dönemde, sadece FETÖ’nün temin ettiği “kirli malzemeleri” tüketti. FETÖ neyi murat ediyorsa, onu söyledi. Tape okudu, korsan görüntü izletti, montajlı ses kaydı dinletti.
Şimdi de FETÖ için yürüyor.
Ondan daha uygun bir Başbakan bulamazlardı.
HAMİŞ
Firari Ekrem Dumanlı, Kılıçdaroğlu’ndan bahisle, “Ne garip, hepimiz ona dua ediyoruz” diye bir tweet atmıştı... Hakikaten çok seviyorlar onu. Kayda geçsin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.