FETÖ ile mücadelede yeni yöntem ihtiyacı
Hepimiz bu hain örgütün bir şekilde mağduruyuz. Kimimiz daha çok bedel ödedi, kimimiz daha az. Ancak tüm milletin ruhsal, moral, maddi ve manevi bir şekilde mağdur olduğu bir süreç yaşıyoruz.
Öyle lanet bir örgüt ki, toplumun kılcal damarlarına kadar yayılmış bir virüs gibi, hepimizi hastalandırdı.
ÖLÜMCÜL SALDIRI VE AKUT DÖNEM
Devlet metabolizması ile insan metabolizması aynı şekilde çalışır. Bedenimiz, bir saldırı olduğunda, ağır yara aldığında, kanama olduğunda alarma geçer. Tüm organlarıyla o kanamayı durdurmaya çalışır. Sırt ağrısı, kulak çınlaması, kol incinmesi gibi tali sorunlara bakmaz vücut. Buna akut dönem denir.
Devlet ölümcül bir saldırıyla karşılaştı ve ağır bir yara aldı. O da akut dönemini yaşıyor. Devletin organları resmen birbiriyle savaştı. Cumhuriyet tarihinde bu denli karmaşık, bu denli ağır bir travma geçirmemişti devlet. Bu şekilde bir tecrübesi ya da birikimi yoktu.
Topluma ve devlete sızmış virüsleri temizlemek öyle sandığımız kadar kolay olmadı. Sanırım devlet tarihimizin en büyük tasfiyesi, yani temizlenme operasyonunu yürütüyoruz. Sanıcımız, ağrımız, derdimiz büyük yani.
Şehirleri dolaşıyorum. İnsanlarla konuşuyorum. Okurların mektuplarını, mesajlarını okuyorum. Toplumun tabanına doğru yayılan bir rahatsızlık, huzursuzluk ve sancı var.
Kolay değil, ölümcül bir darbe yedik. Öyle iktidarı ele geçirme darbesi değildir bu, devlet çökertme, parçalama darbesiydi. Acı çekmemiz bundandır. Yara büyük. Akut dönemlerde bedenin şiddetli ağrısı çok olur.
MUHASEBE YAPMALI VE YENİ BİR PLAN HAZIRLAMALIYIZ
Geçtiğimiz bir yılın özet muhasebesi olsun diye yazıyorum bunları. Belki daha fazla muhasebeye, analize, değerlendirmeye ihtiyaç var. Durup şöyle bir düşünmeliyiz. Yazar olarak, aydın olarak, bürokrat olarak, siyasetçi olarak, vatandaş olarak bir muhasebe yapmalıyız. Ne yaptık, ne oldu, durumumuz nedir, ne kadar başarılı olduk?
Sonra da yeni bir yol haritası çizmeliyiz.
Popüler deyimle, FETÖ ile mücadelede yeni bir paradigmaya ihtiyacımız var. Devletin ve toplumun akut dönemi sona ermiş gibi gözüküyor. Çok şükür kanamayı durdurduk. Milletin fedakarlığı ile ölümcül yaralarımızı sardık. Şimdi akut dönemden, tedavi dönemine geçme vakti geldi gibi gözüküyor.
Evet hep tetikte olacağız ama bu olağan üstü durumu bitirmek, bedenimizdeki diğer yaralarla ilgilenmek ve onları tedavi etmek için yeni bir plana ihtiyacımız var. Bir doktor nasıl ki ağır yaralı hastasını artık yoğun bakımdan çıkarırken yeni bir tedavi planı hazırlarsa, biz de ülkeyi yoğun bakımdan çıkartıp, yeni bir tedavi planı hazırlamalıyız.
Yoğun bakım burada OHAL oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, OHAL’in uzun olmayan bir süre içinde kalkabileceği işaretini verdi. OHAL’in kalkması psikolojik olarak yoğun bakımdan çıkan bir hastaya nasıl ki büyük moral oluyorsa, millete öyle moral olacaktır. BU arada CHP’nin 20 Temmuz OHAL ilanını darbe başlangıcı olarak ilan etmesini bir kez daha ayıplıyorum.
YARGI, MAĞDURLAR VE GÜVENLİK AYARLARI
Yoğun bakımdan çıkarılacak ülkede FETÖ ile mücadelede yeni bir paradigma kurgulamalıyız. En başta yargı alanında. Hukuk normal atmosfer basıncında işlediğinde, sanırım sorunlarımızın çözümüne büyük katkı sağlayacaktır.
Kriminal suçlara karışmış, darbede suçüstü yapılmış, eli kana bulaşmış, örgütün kripto üyeleriyle ilgili davalarda neredeyse tartışma yok. Ancak örgütün sempatizanı, propagandasını yapan, iltisaklı vb. gibi ikinci derece suçlar konusunda tutuklu yargılama meselesini yeniden düşünmek gerek.
KHK ile işinden olan, mal varlıklarına el konulan, hiçbir yerde iş bulamayan on binlerce insan var. Bunlar arasında suçsuz olanlar var. Binlerce insan yeni KHK’larla işlerine geri döndüklerine göre hatalar yapıldığı anlaşılmış ve bu hatadan geri dönülmüştür. İşte yeni dönemde bu türde mağdurların olabileceği ihtimali şimdi daha çok düşünmeliyiz. Hükümetin bu yönde çalışmalar yaptığı bilgisi geliyor. Umut verici.
Bilgisayarların güvenlik ayarları vardır. Virüs bulaşmasın diye en üst düzeyde güvenlik ayarları uygulandığında sistem çok yavaşlar. Ne zaman ki bilgisayar bu virüsleri tanır ve sisteme zarar vermesini önlerse, o zaman güvenlik ayarlarını biraz düşürmek gerekir. Ülkedeki güvenlik duvarları, sınırları ve ayarları artık sistemin tıkanmasına nede olabilecek düzeye geldi. Bunu düşürme zamanıdır.
KURUMSAL, BİLİMSEL ÇALIŞMALAR VE MEDYA DİLİ
Yeni paradigmada yargıdan sonra belki de en çok dikkat edilecek ikinci konu dil/üslup meselesidir. Bu medya dilinden, üsluptan bunun sosyal medyaya, günlük yaşama yaptığı etkiden insanlar çok rahatsız. Bu yarar değil, artık zarar veriyor.
Dün bahsetmiştim, FETÖ ile mücadelede daha bilimsel, ilmi ve stratejik planlara ihtiyacımız var. Artık kurumsal mücadele dönemine geçmeliyiz. Bu örgüt hala tam anlamıyla çözülemiyorsa, bunun nedenlerini konuşmalıyız. Bunu da bilim/ilim adamları konuşmalı artık. Üniversitelerimiz, Diyanet ve aydınlara yer açmalı sahada. Gazetecilerin ve siyasetçilerin daha fazla onları dinlemesi icap eder.
Sorun AK Parti’nin sorunu değildir, memleket meselesidir. O yüzden herkesin bu mücadelede yer alması ve elini taşın altına koyması gerekir. Ne yazık ki, mağduriyetlerin fazlalığı örgütün en önemli propaganda aracı oldu. Daha acı olan şudur ki, mağdurlar ve yakınları AK Parti’ye değil, devlete hasım olmaya başladı. Bu çok tehlikeli bir durumdur.
Dünden beri beni arayan, sivil toplum temsilcileri, hukukçular, gazeteciler ve vatandaşlar yeni dönem ihtiyacını dillendiriyorlar. Bu toplumsal bir taleptir. Zira çok negatif enerji birikti. Bunu gidermek lazım.
Yeni paradigma ihtiyacı olduğuna inanan herkesin bir şekilde bunu dillendirmesi ve önermede bulunması gerekir. Mesele memleket meselesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.