Ordunun imajı
Türk Silahlı Kuvvetleri için yapılmış en önemli iletişim çalışmalarından birini Anadolu Ajansı 2013’de yapmıştı. Bu çalışma, “Ocak, Mehmetçiğin Dünyası” isimli kitap çalışmasıdır.
Dönemin Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel, bu konuda özel bir izin vermiş, AA’nın tecrübeli editörleri, muhabirleri, foto muhabirleri, kameramanları bir yıl süreyle TSK’nın en önemli, en özel ve şimdiye kadar girilmemiş birimlerinde, çok önemli çekimler yapmıştı.
TSK’NIN ÇOK ÖZEL ÇALIŞMASI
Çalışmayı özel kılan şey, TSK’nın askeri gücünü yansıtmasının yanı sıra, ordu mensuplarının ağlayan, gülen, ailesiyle birlikte hasret gideren yanlarını, yani insani taraflarının da kamuoyu ile paylaşması olmuştur.
Yapılan çekimler bir yıl boyunca medyaya servis edilmiş, bu çok etkileyici görseller çok geniş şekilde kullanılmıştı. Bugün hala o görseller imaj olarak medyada sık sık kullanılıyor.
Çalışma daha sonra İngilizce ve Türkçe olarak kitaplaştırıldı. Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla, bir sergiyle birlikte kamuoyuna tanıtıldı, tüm kitapçılarda satışa sunuldu.
O çalışma esnasında sık sık Genel Kurmay Başkanlığı’na giderek görüşmeler yapmıştım. Gerek Necdet Özel, gerekse o dönem Kara Kuvvetleri Komutanı olan Hulusi Akar ile uzun uzun görüşme fırsatımız olmuştu.
Özel Paşa çalışmalar sonunda beni davet edip, TSK’nın imajına ve algısına çok büyük etki eden bu çalışma nedeniyle, TSK adına özel teşekkür etmişti. Her ne kadar ‘İstiklal Madalyası gibi bir ödül’ beklesem de, benim ve AA için bu çalışma çok öğretici ve gurur verici olmuştu.
Burada AA’dan Direktör Ertuğrul Cingil, editör Fırat Yurdakul ve TSK’dan İletişim Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Özkürkçü’nün bu projelerdeki büyük emeklerini hayırla not etmek gerek.
ORDUYA SİVİL İLETİŞİM DANIŞMANI
Özel ve Akar ile en çok konuştuğumuz konulardan biri, Ordu’nun iletişim çalışmaları ve imajı meselesiydi. Bu alanda yapılacak çalışmalardan bahsederken, bunun, sadece ordu içindeki insan kaynaklarıyla değil, sivillerin de olduğu uzman ekipler tarafından da desteklenmesi gerektiğini söylemiştim.
O dönem Genel Kurmay Başkanı kendisine sivil danışmanlar almayı planlıyordu. Hatta iletişim konusunda kendisine danışman olabilecek isim önermemi de istemişti. Ben de bu alanda güvendiğim bir ismi teklif etmiştim (kendimi önermedim merak etmeyin!).
Hulusi Akar’ın da bu konulara ayrı bir önem verdiğini gördüm o dönemde. Hatta iletişim konusunda bazı birimler kurmuş, beyin fırtınası yaptırmış ve sonuçlarından memnun kalmıştı.
DARBENİN VURDUĞU ORDU İMAJI
15 Temmuz darbe girişiminde sanırım TSK’nın gördüğü en büyük zarar, algısı, imajı ve marka değerinde olmuştur. Asker ruhlu bir toplum olmamıza rağmen, FETÖ yüzünden insanların askere ve orduya bakışı maalesef çok etkilendi.
Darbe sonrası süren tartışmalarda ise bu yıpranmanın devam ettiğini üzülerek görüyorum. Medyada ve sosyal medyada darbe günü, öncesi ve sonrası yaşananlarla ilgili yapılan tartışmalarda, başta Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar olmak üzere, üst düzey komuta kademeleriyle ilgi eleştiriler, bazen sınırları zorlayacak derecede kötü.
O gece ve sonrasında kafalarda şüphe uyandıran, açıklanamayan konular olduğu, bazı soruların cevaplanmadığı, tam olarak insanların kalbinin mutmain olmadığı konular var. İnsanlar bunu sorguluyor.
Maalesef bu konu şu anda FETÖ’nün en önemli propaganda malzemesi olarak da yurt dışında kullanılıyor. CHP lideri bunu kavramlaştırarak, hem siyasi hem de ordunun imajı açısından en büyük yaranın açılmasına neden de oldu: “Kontrollü darbe”
Ben, tüm hatalar, eksiklikler, yanlışlar ya da başarısızlıkların sonucunda bir ‘ihmal’ olduğu konusunu tartışabilirim ama bu yolu takip ederek, ‘kontrollü darbe’ye çıkmak, akla ve vicdana sığmaz.
NEDEN BİR İLETİŞİM ÇALIŞMASI YAPILMIYOR?
Bu konuda FETÖ, CHP ya da onların bu tezini savunan insanlara eleştiriler getirebiliriz. Lakin TSK’nın, MİT’in, hükümetin tartışmaları bitirecek, bu muğlaklıkları giderecek bir iletişim çalışması yapmamasını da anlamıyorum bir türlü.
‘Bu konulara girmeyelim, tartışma yayılmasın’ diye bir politika izleniyorsa, bilin ki hiç de durulmadı bu tartışmalar. Hatta daha da artarak devam etti. Bu yüzden izlenen politika doğru değil.
Son değişikliklerle, Milli Savunma Bakanlığı’nın öne çıkması belki de işleri daha da kolaylaştıracak bir durumdur. Askerlerin açıklama yapması yerine, sivil Savunma Bakanı’nın açıklamaları daha faydalı bile olabilir. Ancak bakanlık da herhangi bir çalışma yapmıyor.
Bekledikçe ve muğlaklıklar dalgalanmaya bırakıldıkça tartışma daha fazla “kontrollü darbe” algısını güçlendiriyor maalesef. Bazı köşe yazarları, bu meseleden başka bir şey yazmıyor, tefrika halinde o geceyi işliyor. Kitabı da çıkar yakında.
Sadece TSK’nın kendi imaj sorununu çözmesi için bir çalışma yapmaması mesele değil. Hükümetin şu anda en zayıf karnı sanırım iletişim oldu. Nedense ulusal ve global iletişim çalışmalarına hiç önem vermiyor hükümet. Oysa ki en çok darbeyi de buradan alıyor. Hele hükümeti savunduğunu söyleyen bazı medya organlarının hali, yarardan çok zarar veriyor artık.
‘Ocak, Mehmetçiğin Dünyası’ kitabının baskısı tükendi sanırım. Bulursanız muhakkak okuyun. O zaman TSK’nın hepimizi temsil eden, içimizden birilerinin olduğu, peygamber ocağı gibi anlamlı bir yer olduğunu yeniden hissedeceksiniz.
Umarım bu kargaşayı giderecek bir çalışma başlatılır, Ordumuzun imajı düzelir, AA da yeni kitaplar yayınlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.