Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Suriye’de eksen değişikliği ve anlama sorunu

Suriye’de eksen değişikliği ve anlama sorunu

Suriye savaşı, sanırım son yüz yılın en karmaşık, en trajik ve en utanç verici savaşı olarak tarihe geçecek. Burada yaşananlar İslam dünyası açısından Kerbela’dan sonra yaşanmış en acı, en utanç verici bir trajedi olmuştur. Müslümanlar hiçbir dönemde birbirini bu nedenli vahşice ve zevk alarak öldürmemiştir.

İnsanlık açısından da asla unutulmayacaktır Suriye. Bir milyona yaklaşan ölü sayısı, 8 milyon mülteci değildir Suriye’yi unutturmayacak konu. Tüm dünyanın, gözleri önünde çocukların, kadınların ve masumların boğazlanmasını sessizce izlemesi, sonra da bu kaostan menfaat elde etmeye çalışmasıdır asıl utanç verici ve unutulmayacak olan.

Hepimiz, Müslüman olarak ya da insan olarak, bu utancın, bu trajedinin bir nesnesi, öznesi ya da izleyicisi olarak yaşadık ve öyle de öleceğiz. Kimin nasıl hesap vereceğini bu dünyada görebileceğimiz kanaatinde değilim. Hesap, öte dünyaya kalacak sanki.

İSLAM DÜNYASININ ORTAK UTANCI

Başından beri Suriye krizini takip eden biri olarak, en çok gördüğüm şey, insanların Suriye’deki krizi, aktörlerini, ittifaklarını ve eksenlerini tam algılayamamasıdır. Doğal. Zira hiçbir savaş bu denli karmaşık bir ittifak yapısına sahip değildir.

Bir hafta önce ittifak kurulmuş bir grup ya da bir devletle bir hafta sonra hasım haline gelindiğini gördük. Ya da Fırat’ın batısında ittifak kurduğumuz ülkeyle, doğusunda hasım olduk.

Bu nedenledir ki, elli yıllık ittifaklar, üç yüz yıllık örtülü saldırmazlık anlaşmaları, bin yıllık dini kurallar bu savaşta değişti, eksen kaymalarına neden oldu.

Bu savaş aileleri, dostları, arkadaşları birbirine düşürdü, birbirine boğazlattı.

Tüm bu açılardan baktığınızda Suriye savaşı, İslam dünyasının en gizli, en utanç verici, en acımasız günahlarının gizlendiği kuyunun kapağını açtı sanki. Tüm cerahat dışarı fışkırdı. Kimyasal silahla çocuk öldüren, ister Esed olsun, ister muhalifler olsun, Müslümanlığın ortak utancı olarak tarihe kazındı. Müslümanlığımızdan utanacak hale geldik.

Batının bu savaşta ne kadar büyük günahlar işlediğini anlatmak bile istemiyorum. Onlar da biraz vicdan kalmışsa, nasıl bir utanç içinde hayat süreceklerini görecekler. Her şey gözlerimizin önünde oldu. Kimin ne yaptığını ve ne yapmadığını gördük hepimiz. Bir gün bunun hesabını verecekler arasında onlar da olacak. Bizim gibi.

SURİYE’DE YENİ EKSEN OLUŞTU

İçinden çıkılmaz bir hale gelmiş Suriye krizinde son dönemlerde ciddi değişiklikler oluyor. İttifaklar ve öncelikler değişiyor, insanlar bunu da kavramakta zorlanıyorlar. Zaten ilk baştan beri bu savaşı anlamakta zorlanmıştı herkes. Sahada olmayan, sahadaki ittifakları ve çatışmaları görmeyenlerin Suriye savaşını anlaması çok zor.

Konuyu daha iyi kavramak için şunu söylemek isterim:

Suriye’de ikinci dönem başlıyor. Bu, yeni bir eksen oluşmasından dolayı yaşanıyor.

İlk eksen, Şii-Sünni çatışma alanında oluşmuştu. O eksenin ittifakları farklıydı. ABD, Türkiye, Suud bloku bir tarafta; Rusya, İran, Suriye eksenin diğer tarafındaydı. Birinci çatışma dönemini, Halep’in rejimin eline geçmesiyle Rusya, İran Suriye bloku kazandı. Böylece birinci eksen dönemi sona erdi.

İkinci eksen ise, etnik kimlikler üzerine yaşanan bir çatışma alanında oluştu. Şimdiki kriz, PKK/PYD’nin etnik ve uç ideolojide bir butik devlet kurması.

Bu yeni eksenin tarafları ve ittifakları değişti. Şimdi Suriye politikasında Türkiye’yi yarı yolda bırakan ABD, onunla iş birliği yapan Suud bloku ve İsrail bir tarafta, Türkiye, Rusya, İran ve Suriye eksenin diğer tarafında yer alıyor. Evet daha önce birbiriyle hasım olan ülkeler, şimdi ittifak yapıyorlar. İşte bu Suriye krizinin tipik irrasyonel durumudur.

ESED YERİNE PYD/PKK BİRİNCİ DERECE TEHDİT OLDU

İkinci eksende, her ülkenin öncelikli güvenlik algısı da değişti. Türkiye, önceden beri Esed’i birinci derecede sorun olarak görüyorken, şimdi PKK/PYD devletinin kurulmasını birinci güvenlik tehdidi olarak görüyor. Esed’in kalması ya da gitmesi artık ikincil bir mesele.

Türkiye gibi İran’ın, Şam yönetiminin, Rusya’nın da öncelikli güvenlik tehditleri değişti. Eksenin diğer ucundaki ülkeler de buna dahil. Herkes yeni eksene göre, yeni ittifaklar, paradigmalar oluşturuyor şimdi.

İdlip’te biriken enerji ve gerilim yeni ittifakların sahada çatışmaya dönüşmesi tehlikesini doğuruyor. Sürekli olarak taraf devletlerinin Türkiye’ye gelmesi ya da bizim gitmemizin sebebi budur. 4 Eylül’de yapılacak Astana görüşmeleri, bu konuda önemli bir açılım ya da değişime neden olabilir.

Her halükarda bu karmaşık ve kirli savaş kısa sürede bitmeyecek gibi gözüküyor. Olan zavallı sivillere, masum insanlara ve çocuklara oluyor sonuçta. Bir an önce bu utanç savaşının sona ermesini dileyelim. Anlamaya çalışmayalım bence.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kemal Öztürk Arşivi