Özal ölür.. Şam'da bir taksi... Batı'ya hoş görünmek için...
Özal'ın hala aydınlanamayan zamansız vefatı sonucu boşalan CB koltuğuna, 826 rakımlı Çankaya tepesine oturma sırası Süleymen Demirel'deydi. Kaç kez şapkasını kapıp giden Demirel bu kez devletin en yüksek katına bağdaş kuruyordu. Demirel, Özal'ın ölüm haberini Aydın'da bir açık hava toplantısında konuşurken almıştı:
"Aydın Meydanı'nda konuşurken biri kulağıma fısıldadı: 'Sayın Özal ölmüş!' Tabi bütün gök kubbe başıma çöktü. Konuşmayı toparlayıp kestim. Doğru vilayet konağına gittim. Valiyle oturduk Ankara'yı aradık..."
Özal'ın Başdanışmanı Kaya Toperi, vefattan sonra komutanların geldiğini ve "Sayın Cumhurbaşkanı bundan sonra bize aittir" dediğini anlatmıştı daha sonra. Asker hemen cenaze hazırlıklarını başlattı.
Özal'ın ölümünü Şam'da bir taksi içinde, radyodan öğrenen beş kişi dehşetle irkilip birbirine baktı. Onları Şam'a yollayan Özal'dı çünkü. Ve bu geziyi, devlet katında bilen de tek kişi oydu. PKK Mart ayında 15 Nisan'a kadar sürecek tek taraflı ateşkes ilan emişti. Özal bu sürenin uzatılmasını istiyordu. DEP'li mv'lerden oluşan bir heyeti Öcalan'a göndermişti gizlice.
Muş Mv Sırrı Sakık, "Şam'a gittik..O tarihte bir ateşkes vardı, süresi dolmak üzereydi. Özal bize ' gidin bu süreyi uzatın!' dedi. 'Yeni bir tasarıyla bu sorunu çözeceğiz.' Bizler Özal'ın iyi niyetine inanıyorduk." DEP Diyarbakır mv Hatip Dicle'de heyetteydi. "Şam'a indiğimiğzde bizi Türk Büyükelçiliğinin ikinci adamı , siyasi müsteşar karşıladı! Yani biz aslında resmi bir heyettik."
Özal vefat edince dönüp geldi DEP'liler... Yalnız, Hatip Dicle ilginç bir şey söylüyordu bu ziyaretle ilgili: "Öcalan'la görüştük. Bize 'Gidin ailesine, benden taraf başsağlığı dileyin.Biz Özal'a çok değer verdik. Onun bu son çıkışlarını çok önemsiyorduk. Onun isteği üzerine de ateşkes ilan ettik. Bazı güçler Özal'ın bu çıkışından, Kürt sorununun çözümünden memnun olmadı ve büyük ihtimalle onlar Özal'ı öldürdü!" (Son Darbe, M.A. Birand Sayfa 20-22)
Özal'ı ölümüyle birlikte iki sorun Türkiye'nin gündemine yerleşti: Terör Türkiye'yi bölecek mi, laiklik elden gidiyor mu? Bu soruların yanıtı 1993-2002 Türkiye'sine damgasını vuracak ve tarih bir kez daha kaleme alınacaktı. Özal döneminde süt liman olan asker-sivil gerilimi yeniden tırmanmaya başlayacak, ülke 28 Şubat'a doğru dört nala gidiyordu.
Süleyman Demirel CB adayı olduğunu açıklar açıklamaz ANAP Hüsamettin Cindoruk'la görüştü, 94 adet oylarının onun olduğunu söyledi. Refah Partisi de Cindoruk'u destekleyeceğini açıklamıştı. Cindoruk hemen TBMM'ye dilekçe vererek aday olmadığını bildirdi. Demirel ancak üçüncü turda 244 oyla CB katına çıkıyordu. Tarih 16 Mayıs 1993'dü ve doksanlı yılların bitimine daha çok vardı!
Demirel Çankaya'ya çıktı ama yeni BB'ın kim ollacağı belli değildi, yani DYP'nin başına kim geçecekti? Parti Hüsamettin Cindoruk'u istiyordu. SHP'de Cindoruk'a sıcak bakıyordu. Ancak yakınlarının daha sonra anlatacağı gibi, Demirel ANAP'tan ayrılıp gelen Bedrettin Dalan'ın DYP'nin başına geçmesini istiyordu. Ancak tabandan Dalan adına öyle vüyük bi tepki geldi ki, Demirel ona "sen İsmet Sezgin'i destekle" demek zorunda kaldı. Bu arada Tansu Çiller devreye girmişti. Cindoruk'u aradı aday olup olmayacağını sorduı. O da değilim deyince Çiller adaylığını açıkladı...
DYP'liler pek heycanlandı bu habere. Ancak heycanın kaynağı Çiller'in bilgi birikimi, kültürü, devlet yönetimindeki becerisi değildi. Batının hoşuna gidecekti bu sarışın ve alımlı kadın; bu da DYP'liler için yeterli bir gerekçeydi, Batıya hoş görünmek için istiyordu Çiller'i Demirel'in partisi!
(Yarın: MadımakİSKİ RezilliğiVe 5 Nisan Kararları)
(Ana Kaynak: M.Ali Birand Son Darbe, Ek kaynaklar: Siyah Sancak Ali Kuzu, Cumhuriyet Apartmanı., Ahmet Kekeç vb.,)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.