Emine Erdoğan’dan Medeniyetler Çatışmasına anlamlı cevap
Dünya, Arakan sınavından geçiyor... Arakan'daki soykırım ve dünyadaki kıpırtısızlık, apaçık bir Medeniyetler Çatışması hadisesidir... Emine Erdoğan Hanım'a cesareti ve geniş yürekliliği için gönül dolusu teşekkür ediyoruz. Onun bu tavrını, politikalar üstü, anaç bir merhamet hareketi olarak okuyoruz. 'Medeniyetler Çatışması' kavramına 'Merhamet Buluşmaları' tavrıyla cevap yazmıştır. Ve onun açtığı bu cadde, diğer kadın yürüyüşçüler tarafından da inşallah örneksenecektir.
Medeniyetlerin kimliğini, dünya görüşleri ile birlikte dünya tasavvurlarını da gözeterek anlayabiliriz.Anlamlar ve değerler örgüsüyle kurulan dünya görüşü,daha ziyadesiyle düşünsel ve ruhani bir devinimken, tasavvur dediğimiz diğer kurucu vasıf ise hayatın görsel, biçimsel etkinliği üzerinden akarak biriken görüntülerle ifade eder kendini. Sözgelimi İstanbul silüetinden, yedi tepeyi kuşatmış camilerin kubbelerini ve minarelerini kaldırıverseniz, geriye Avrupa kentlerinden pek de farkı olmayan başka bir şey kalır. O başka bir şeyin içinde okunacak kitaplar, gidilecek mektepler, caddelerde gezinenlerin kıyafetleri, dinledikleri şarkıdan, oturdukları sofraya, doğumhanelerden, cenazelerimizin kalktığı cami avlularına, selvi ağaçlarına kadar her şey vardır, hayatın küçük ayrıntıları üzerinden kurulan devasa bir varoluştur bu... Yani varoluşumuzu kurarken, anlamlar kadar hangi resimlerin içinde olduğumuz da önemlidir... Aidiyet Belleği; söylem ve duruşun ahengiyle kurulur...
Arakan'da yaşanan feci insanlık krizini elleri kolları bağlı bir şekilde uzaktan seyrederken... Ve fakat sivil feveranın ve farkındalık açmaya dair her türlü girişimin içinde yürürken... Ciddi bir sarsıntı yaşadığımı itiraf etmek zorundayım. Ben, Budist milislerin bu açık zulmü niçin ifa ettiklerini anlayamıyorum. Ben, Myanmar Hükümeti'nin apaçık bu katliamı niçin umarsızca desteklediklerini anlayamıyorum. Ben, Uluslararası çatışmasızlık ve çözüm güçlerinin kılları bile kıpırdamadan aşikar zulme niye seyirci kaldıklarını anlayamıyorum... Ben, Türkiye'de sırf muhalefet veya terslik olsun diye yapılan insani yardımı "al sana Arakan" sözleriyle kötülük dolu bir indirgemeciliğe mahkum eden merhametsiz dili de anlayamıyorum...
Arakan halkını ve Rakhine'deki sığınma kamplarının az bir kısmını görebilen kısıtlı sayıdaki gazetecilerden birisiyim. Beş yıl evvel Emine Erdoğan Hanımın vesilesiyle girebilmiştik vehamet bölgesine. Artık giriş çıkış yasak. Dünyada pek çok afet ve savaş izlenimi içinden geçti yollarım. Gazze'den Somali'ye, Bosna'dan Suriye'ye, Pakistan'dan Kamboçya'ya pek çok yıkımın içinden geçtim. Ama Arakan gibisini görmedim. Orada yaşanan felaket apayrı, erkeklerin yüksek sesle ağlayarak Allah'tan ölmeyi istedikleri son yer... Dünyanın bittiği yer Arakan...
Peki niçin. Bu açık nefretin sebebi nedir... Stratejik bir coğrafyada mukim oluşları mı... Çin ile Myanmar Hükümeti'nin ortak yapacakları enerji hattı mı? Eski Burma günlerinden miras kalmış eyaletli yapı sistemi mi? ABD'nin Çin'e çelme takmak için Rohingaları kışkırtacak işleri karıştırması mı? İslami Cihad mı? Ne, ne, ne... Hangisi?
Bu açık soykırımı üzerlerine çekmek için ne yapıyor bu zavallı Rohingalar... Milleti kıskandıracak mimari şaheserlere yaslanan tumturaklı bir birikimleri mi var? Semaları aşan gökdelenleri, insanlığın kadim günlerine değen tarihi mirasları, dünya sanatında kilometre taşı olan büyük ressamları, şairleri mi var... Hangisi?
Otlardan çalı çırpılardan kurulmuş sazlık evlerine, mütevazi köylerine, ahşap yapılardan yan yana kurulmuş şehir ve sokaklarına baktığınızda, yaşadığı tüm felaketlere karşın kibarlığından, asaletinden, konukseverliğinden hiçbir şey kaybetmemiş insanların memleketi Arakan... (2012'de, elleri titreyerek tuttuğu kalemimle, defterime adını yazan genci hatırladım şimdi, 'Ahmad' yazmıştı...)
Bu ipincecik, tertemiz, elleri titreyerek kalem tutan delikanlının taşıdığı o büyük isim... İşte onu, zalimlerin bitimsiz hoşgörüsü ve apaçık dehşetiyle karşı karşıya bırakan şeydir bu... Müslümandır Ahmet!
Bir medeniyete mensup olduğunuza dair iddia taşıyorsanız, ciddi anlamda yaslanacağınız bir referans sisteminiz olmalıdır. İşte Budist saldırganların bir ''medeniyet kini'' olarak Arakan'da görmeye tahammül edemedikleri şeydir bu...
Orada Kur'an var, Ezan var. Arakanlılar Müslümandır.
İşte ''Aidiyet Belleği'' dediğimiz şey...
Peki var mıdır kalbimizde Müslümana açılacak küçücük de olsa bir yer. Bir yer yer var mıdır kalbimizde Ahmet'lere...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.