Ya efendileri onları tanımazsa, diye korkuyorlar!
Bizim "yerli ecnebi"lerin esas korkusu pasaportlarındaki damga değil. O sorunların gün gelip aşılacağını bilir ve beklerler.
Hepsinin içini kurt gibi kemiren şey "ruhen sahip oldukları vize"yi kalıcı biçimde kaybetme ihtimalidir.
Ya "kara kalabalık"la aynı potada eritilip o "üstün/ seçkin dünya"dan kovulurlarsa?
Ya efendileri onları bir daha tanımazsa?
Bu endişe mahvediyor onları.
O yüzden de (sosyal medyada görüyorsunuzdur) iki gündür kendi memleketlerini, kendi devletlerini aşağılıyorlar.
Onların bu zehirli dillerine bakıp öfkelenmemek zor.
Ama unutmamalı ki, yakın tarihimizin en temel problemleri şimdi onlardaki hayal kırıklığı ve endişe duygularında tezahür ediyor.
***
Bu satırları okuyan gençlere tuhaf gelebilir...
Ama gerçekten "ruhen" ABD veya Schengen vizelerine sahip olmak diye bir şey bu ülkede hep vardı.
Bir tür imtiyaz ve seçkinlik hissi...
Benden öncekiler ve benim kuşağım bu türün eski modellerini iyi tanır.
Komşularımız, akrabalarımız, öğretmenlerimiz falan hep böyleydi.
Moda'daki (artık yerinde yeller esen) Lozan Kulübü'nde her hafta sonu beziğe oturduğu için kendini İsviçreli sanan birtakım insanlar...
Kalamış'taki evinden yıllar boyu çıkıp Eminönü'ne bile inmemiş ama hâlâ gençliğinde gördüğü Paris'te yaşıyormuş gibi ömrünü tamamlayan adamlar...
***
Eğri oturup doğru konuşalım...
Talim terbiye...
Müfredat...
Basın...
Hep bu "ruh vizeleri" için kurgulandı, çalıştı, üretti.
Ve kabul edelim ki, hepimiz az ya da çok o sistemin öğrencileriyiz.
Dikkatinizi çekerim, burası önemlidir: Bize Batı'yı öğretmediler, sadece Batı'nın "güzel ve doğru" olduğunu öğrettiler.
O yüzden katedrallere turist gibi baktık. Sanki hiç cemaatleri yokmuş, öyle mimari yapıt olarak dikilmişler gibi...
Bilim laboratuvarlarını gökten zembille inmiş saydık. Büyük sermayenin ve askeri bürokrasinin o laboratuvarları atölye gibi kullandığını aklımıza bile getirmedik.
Yeni kuşaklar tabii meseleyi daha basit ve eğlenceli tarafından aldı.
Batı denilen dünya artık bir tür "beach club"tı. Miami, Los Angeles, Ibiza, Mikonos, vd.
Şimdi o şamatadan uzak kalma ihtimali hepsine öldürücü geliyor.
Ama yapacak şey yok!
Dünya her zamankinden hızlı dönüyor ve eski sistem kökünden sarsılıyor.
Yaşayıp göreceğimiz çok şey var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.