Bizim kuşakla, gençler arasındaki fark
Kuşak çatışması oluşması için, taraflar arasında ne kadar yaş farkı olması gerekir sizce? Baba-oğul üzerinden bakarsak, 20-25 yaş farkından bahsedebiliriz. Bizim zamanımızda böyleydi. Peki şimdi?
Geçtiğimiz günlerde 23 yaşındaki oğlum, 19 yaşındaki kardeşi için “onların kuşağı çok farklı, bazen anlayamıyoruz” dedi. Şaşırdım kaldım. Aralarında 4 yaş var sadece. Oğlum biraz abartıyor diyelim.
KUŞAKLAR ARASINDAKİ YAŞ FARKI AZALDI
Ancak kuşak farkının eskiden olduğu gibi, 20-25 yaş farkıyla oluşmadığı kesin. Farkın kısa zaman dilimlerine inmesinin en önemli nedeni, teknoloji ve buna bağlı olarak gelişen iletişim şeklidir. Her şeyi hızlandıran, her şeyi yakınlaştıran ve her şeyi ulaşılabilir yapan dijital devrim, ilk olarak çocuklarını değil, 45 yaş üstü olgunları yedi. Sanırım benim kuşağım ile çocuklarımızın kuşağı arasında kapanmaz ve geçilmez bir uçurum oluştu.
Kişisel olarak bu uçurumun oluşmaması için bir çaba içindeyim uzun zamandır. Teknolojiyi çok yakından takip ettiğim gibi, sürekli gençlerle buluşup konuşuyorum. Bir de gençlerin kullandığı programları zaman zaman kullanıyorum. Geçenlerde Snapchat’te, beni küpeli, Piercingli gösteren efektli bir fotoyu kızıma gönderdim, şaşırıp kaldı. Fotonun tuhaflığına değil, benim Snapchat kullanıyor olmama.
O programları kullansak da, öğrensek de, onların güldüğü şeylerin bize komik gelmemesini değiştiremiyoruz. Bakış açımız, olayı anlama biçimimiz çok başka.
GENÇLER DAHA MI TEMBEL?
24 yaşındaki yeğenimle yaşadığım çok ilginç olay, gençlerle aramızdaki şaşırtıcı bir farkı daha gösterdi bana.
Yeğenim, kendi iki küçük yeğeniyle oynarken bir saat içinde yorulduğunu söyledi. Sonra da şunu sordu: “Oysa sen benim yaşındayken, 5 yeğeninle birlikte saatlerce oynardın ama yorulmazdın. Nasıl oluyor bu?”
Aslında benim 24 yaşımdaki halimle, yeğenimin şu andaki hali fiziksel olarak aynı. Yorulmasına neden olan şey fiziksel sorun değil yani.
Ancak benim zihnimi yoran etkenlerle, yeğenimin zihnini yoran etkenler arasında çok fark var. Yorulmasına neden olan şey, genç yeğenimin zihin yorgunluğuydu. Nedeni şu: Gözümüzün okuduğu ya gördüğü her şey, beyinde bir işleme neden olur. Evlerimizdeki eşya ne kadar çoksa, ne kadar çeşitli renkteyse zihin aslında o kadar yorulur.
Yeğenim her gün Twitter, Facebook, İnstagram, Snapchat, Youtube programlarını kullanıyor. Ayrıca günlük gazeteler, haber sitelerini de takip ediyor. Onun zihni tüm bu okuduklarıyla meşgul olunca, bunun neden olduğu bir zihin yorgunluğu ve ilgi dağınıklığı meydana geliyor. Çocuklarla oynamadaki yorgunluğun sebebi bu aslında.
YENİ KUŞAĞI TANIMIYORUZ, CİDDİ ARAŞTIRMA GEREK
Bir çoğumuz gençlerin tembel olduğunu, sürekli yattığını, uzandığını söyleyip eleştiriyor. Aslında tembel değil, yorgunlar. Aslında ilgisiz, dağınık değil, zihinleri sürekli sosyal medyada, internette takılı kaldığı için iletişimde zorluk yaşıyorlar.
Yeğenim enerji olarak, fiziksel olarak normal, ancak zihinsel olarak yorgun. Bu da onun odaklanmasında, uzun süreli performans isteyen faaliyetler yapmasında sorunlara neden oluyor. Bunu görüp, gençleri tembel ve beceriksiz diye suçlamak yanlış olur. Ama bunun bir sorun olduğunu bilmeli ve çözmek için bir yolunu bulmalıyız.
Yeni kuşakla ilgili ciddi bilimsel verilere ihtiyacımız var aslında. Dijital devrimin çocukları onlar. Bu çocukları ciddi biçimde tanıdığımız kanaatinde değilim. Uzmanların ön ayak olduğu, her yönüyle onları anlayacak araştırmalara, anketlere, saha çalışmalarına ihtiyaç var.
Kuşaklar arasındaki uçurumu kapatmanın en önemli yolu, onları iyi tanımaktan geçer. Benim gibi ara sıra Snapcaht’e takılıp, komik foto gönderip, ne yaptıklarına bakmakla olmuyor sadece. ‘Ponçik’ deyince, bunun küfür olmadığını, iltifat olduğunu da anlamak lazım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.