Avrupa’da ayrılıkçı hareketleri destekleyelim mi?
Meşhur meseleydi bir zamanlar. ‘Real Madrid’i mi tutuyorsun, Barselona’yı mı?’ diye sorarlardı. Yabancı takımlar konusunda ilgim azdı. Yeğenlerim öğretti: ‘Bu taraftarlığın altında Katalonya-İspanya gerilimi var, o yüzden Barselona’yı tutmalısın’ dediler. Real Madrid Kral’ın takımıymış. Bizi ezilenlerin, ayrılıkçıların taraftarı olmalıymışız. Siyaset genlerine işlemiş bizimkilerin.
Tabii zaman geçtikçe öğrendiler, Katalanlar hiç de öyle ezilen, gariban kesim değil. Bilakis İspanya’nın en zenginleri. Barselona da dünyanın en zengin takımlarından biri.
Olsun yine de Barselona’yı desteklemeye devam!
“ONLAR BÖLÜNMEYE DESTEK VERİYOR, BİZ DE VERMELİYİZ”
Önceki akşam TRT Kurdi’de Prof. Dr. Cengiz Tomar ile bu konuyu tartışırken, ilginç bir mantık çıktı ortaya. ‘Avrupa, Ortadoğu’daki tüm ayrılıkçı hareketleri teşvik ediyor, her ülkenin bölünmesine destek veriyor. Biz de Avrupa’da yükselen ayrılıkçı tüm hareketlere destek vermeliyiz.’
Prof. Tomar’ın, mütekabiliyet esasına göre vurguladığı bu konuya önce neşeli tepki verdik. Sonra ciddi ciddi düşünmeye başladık. Moderatör Vahdettin İnce, “Bu durumda neden Barzani’nin referandumuna karşı çıkıyoruz?” diye sordu.
‘Bizi etkileyen ayrılıkçı hareketlere karşıyız ama bizden uzakta olana destek verelim’ fikrini dillendiren çok kişi gördüm. Zaten Avrupa da böyle yapıyor.
AVRUPA KATALANLARI YÜZÜSTÜ BIRAKTI
Neredeyse tüm AB ülkeleri Katalonya’ya dirsek gösterdi. Katalonya Başbakanı Carles Puigdemont ise Belçika’ya kaçtı. Gariban utanmasa, iltica edecek. Lakin Suriyeliler gibi kimse kabul etmeyecek iltica başvurusunu. Bunu bildiği için etmiyor.
Anladığımız şu ki, Madrid hükümeti, Katalonya’nın özerkliğini iptal ederken, hükümeti düşürürken, çalışanlarını işten atarken ve Başbakanlarını tutuklamak isterken, Avrupa ülkelerinden ses çıkmayacak.
Öyle insan hakları, fikir özgürlüğü ve protesto özgürlüğü gibi sözler, Katalanlar İspanya polisinden dayak yerken duyulmamıştı Avrupa’da. Bundan sonra da duyulmayacak.
Katalanlar da şanssız, bahtsız ve çaresiz. Yunanistan’a bile kızdılar, niye destek vermediniz diye. Gariban Yunanlılar, ‘ekonomi iflas etmiş, borç kapıya dayanmış, her yerde perişanlık var bir de sizle mi uğraşacağız’ diye cevap verdi. Haklılar.
Sonra da İsrail’e yalvardılar Katalanlar. Tabii Şabat gününün sessizliği gibi, bir cümle duymadılar.
BUGÜN OLMASA YARIN AVRUPA DAĞILACAK
Avrupa Katalanlara sıkı bir ders verilmesini istiyor. Tüm ayrılıkçı hareketlere ve taleplere ibret olsun diye. Çünkü İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya başta, birçok devletin tarihten gelen bir ayrılıkçı yarası var. Onlar kanayacak diye korkuyorlar.
Aslında bugün olmasa yarın, o yarayı deşecek birileri. Zira ulus devlet arzusu, yabancı düşmanlığı ve içe kapanma talepleri durdurulamaz biçimde yükselişte Avrupa’da. Son seçimlerde neredeyse hepsi parlamentoya girdi. Bir dahaki seçimde koalisyon ortağı, sonra da iktidarlar. O zaman bakalım kim tutacak ayrılıkçıları ve ulusalcıları.
Kritik konu burada. Ulus devletlere geri dönüş başladı. Tıpkı İkinci Dünya Savaşı’ndan önce olduğu gibi. Herkes kendi ulus devletini kurmak isterse Avrupa, Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında yaşadığı parçalanmayı, üçüncü kez yaşamış olacak.
Sanırım Prof. Tomar’ın dediği gibi, onlar Ortadoğu’daki her parçalanmayı savunurken, neden biz onlar parçalanmasın diye dua edelim ki?
ULUS DEVLET AKIMI YAYILIRSA NE OLUR?
Tehlike şu ki, Fransa devriminin romantizmine kapılan her devlet, sonunda milliyetçiliğin ve ardından ırkçılığın bedelini acı ödedi. Ulus devletlerin bir süre sonra ırkçı ve faşist devletlere dönüştüğünü, İkinci Dünya Savaşı’nda görmüştük hep birlikte. Hitler’i dünya sahnesine çıkaran da o milliyetçilik, ulusçuluk ve faşizmdir.
Bu nedenledir ki, Katalonlara ya da Avrupa’daki ayrılıkçı hareketlere destek verirken dikkatli olmak lazım. Milliyetçilik bir duygudur ve akıldan daha baskındır. Faşizme dönüşmesi de çok kolaydır. Sanırım grip gibi de hızlı yayılır.
Ulus devlete karşıyım. İster Ortadoğu’da, ister Avrupa’da olsun. Tekil mezhep ve din devletlerine de karşıyım. Zaten yaşadığımız tüm sorunlar bundan kaynaklıyor.
Lakin bu durum, bizim el altından ve çaktırmadan Avrupa’daki ayrılıkçı hareketlere destek vermeyeceğimiz anlamına gelmez sanırım! Ta ki onlar bizim düşmanlarımıza destek vermekten vazgeçinceye kadar. Mütekabiliyet böyle bir şeydir. Sanırım milliyetçiliğin başlangıcı da böyle bir şeydir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.