Korkmalıyız… İnsanlık aklî muvazenesini kaybediyor
Bir şeyler oluyor dünyada. Hepimizi şaşırtan şeyler… Anlatayım.
“Tanrılar çıldırmış olmalı”, Afrika’da, beyazların neden olduğu değişimi ve etrafında yaşananları bir türlü anlayamayan yerlilerin söylediği bir söz. Sahip oldukları bilgiyle, olayları ancak böyle çözümleyebilmişler (Jamie Uys ‘nin yönettiği bu film, 1980’de gösterildiğinde çok büyük ilgi görmüştü).
Bugün tüm dünyada yaşananları, daha doğrusu akıllara zarar olayları gördükçe, bir çoğumuz bunu, ‘tanrılar çıldırmış olmalı ki, böyle şeyler yaşanıyor’ diye açıklayabilir ancak.
DÜNYADAKİ AKLA ZARAR OLAYLAR
Düşünsenize;
Şovmen ve ultra zengin Trump, fakirlerin oyuyla ABD Başkanı oldu.
İngiltere, AB’den çıktı, kurucusu olduğu ABD ile örtülü bir kavganın içine girdi.
AB genişliyor derken, dağılmaya başladı.
Tüm Batı halkları, medeniyetlerinin ürettiği çok kültürlülük, kapitalizm, globalizm, insan hakları gibi kavramlara kaşı adeta savaş açtı.
Aşırı sağı bırakın, bir Nazi partisi Alman parlamentosunda sandalyelere kurulmuş, herkese Hitler selamı yapıyor şu anda.
ABD bir yıl önce ‘dost’ dediği İran’a ‘baş düşman’, ‘düşman’ dediği Suud’a şimdi ‘dost’ diyor.
‘En kıymetli stratejik ortağımız’ dediği Türkiye’yi Rıza Zarrap üzerinden mahkum etmeye ve ilişkileri koparmaya hazırlanıyor.
NATO, ‘Rusya’ya karşı en büyük gücümüz, en büyük dayanağımız’ dediği, Türkiye’nin kurucu lideri Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın posterlerini hedef tahtasına koyuyor.
Yani ‘ne oluyor yahu?’ diye insanın avazı çıktığı kadar bağırması geçiyor aklından. Size de öyle olmuyor mu?
Durun daha bitmedi.
DİPLOMASİ VE İTTİFAKLAR İFLAS ETTİ
Somali, Nijerya, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde her hafta bombalı saldırılarda yüzlerce insan ölüyor ama bunun artık bir haber değeri yok.
BM, Suriye’de 600 bin kişi öldükten sonra, saymayı bıraktı. Ölü, yaralı, göçmen sayıları kimsenin de umurunda değil.
İslam dünyasının kalbi Suudi Arabistan’da aklı havada bir prens, kişisel iktidarı için akrabalarını tutuklatıp, bazılarını öldürttü. Başka bir ülkenin (Lübnan) Başbakanını (Hariri) esir alıp, Lübnan’ı, Ürdün’ü, Filistin’i tehdit etti. Durmuyor ve adeta kendi üzerine, bölgeye benzin döküyor. Kutsal toprakların geleceği hiç bu kadar risk altına girmemişti.
Zimbabve’de tuhaf bir darbe ile yönetim değişiyor, Kuzey Kore, Japonya’nın üzerinden füze aşırtıp ölüm oyunu oynuyor, Rusya, Suriye topraklarında ölen askerlerinden, ABD’yi sorumlu tutuyor…
ABD’nin tüm dünya ordularını savaşmak için çağırdığı IŞİD militanları, ABD müttefiki PYD’nin izni ve kontrolü ile Rakka’dan elini kolunu sallayarak çıkıyor. Bu militanlar başka bir ülkeye (Türkiye, Ürdün, Lübnan) saldırmak için, PYD’nin sağladığı araç ve korumalarla transfer ediliyor. ABD bu çalışmalara bakıp, ‘müttefikimizin kararı, saygı duyuyoruz’ diyor bir de.
Yani çıldırmamak için tanrısal güçlere sahip olmak lazım gerçekten.
Tüm diplomasi kuralları, geleneksel ittifaklar, dostluklar, ekonomik ilişkiler, bölgesel dengeler alt üst oldu. Dünya kısmi kaoslara sahne olurken, tüm gezegeni saracak bir felakete doğru da savruluyor.
İNSANLIK AKLİ MUVAZENESİNİ KAYBEDİYOR, KORKMALIYIZ
Tüm bunlara bakınca, insanoğlunun ‘akli muvazenesini’ kaybettiğini düşünmeye başladım. ‘Akli muvazene’ kavramını çok önemserim. ‘Zihin Dengesi’ demektir. En yanlış kararlar bu denge bozulduğunda alınır.
İnsanlığın akli muvazenesini kaybettiği bir dünya, en son 1930’larda, İkinci Dünya Savaşı öncesinde görülmüştü. Hitlerin, Mussollini’nin, Stalin’in dünyaya hükümdar olduğu dönem o zamandı. Sonrası malum, ölümcül savaş.
Korkmalıyız bu yüzden.
Dünyanın nereye gittiğini, insanlığın akli muvazenesini niye kaybettiğini anlamak için korkunun faydası olur.
Daha önemlisi, biz akli muvazenemizi nasıl koruyabiliriz ve bizi içine çeken bu girdaptan nasıl uzak durabiliriz? Bunu daha sık tartışmak lazım gelir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.