Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Kaddafi’den Salih’e linç kültürü neyin göstergesi

Kaddafi’den Salih’e linç kültürü neyin göstergesi

Kaddafi’den Salih’e linç kültürü neyin göstergesi

Peşinen söyleyeyim: Bir insanın linç edilmesi cehaletin, vahşetin ve cinnetin göstergesidir. Libya lider Kaddafi linç edildiğinde bunu derinden hissetmiştim. Kendi halkı tarafından linç edilen bir devlet başkanının durumu, nereden bakarsanız bakın, cehaletin ve cinnetin dışa vurumudur.

O zamana kadar bir kedinin, bir köpeğin ölüm anını bile göstermeyen BBC, CNN ve Reuters gibi medya kurumları, heyecanla ve zevkle yayınladılar bu linç görüntülerini. Anlamı açık, ‘Görün, kendi devlet başkanını böyle sokak ortasında linç eden, vahşi bir millete müdahale ediyoruz. Haklıyız.’

MEDYANIN LİNÇLE İMTİHANI

Anadolu Ajansı bu linç görüntülerini yayınlamayı reddetmişti. O zaman tüm Avrupa medyasına protesto mesajı gönderip, yaptıklarının insan haklarına, insanın ölüm anının mahremiyetine aykırı olduğunu söylemiştik. Kısa süre sonra ABD’nin Libya büyükelçisi linç edildi. Onu da yayınlamadık. Bu kez Avrupa da bu görüntüyü yayınlamadı.  Batı medyasının iki yüzlülüğünün en çarpıcı örnekleridir bunlar.

Bu kez bir linç olayı da Yemen’de yaşandı. Yemen’in diktatör ruhlu lideri Salih, saf değiştirince yine sokak ortasında halk tarafından linç edilerek öldürüldü. Görüntüler yine şehvetle, heyecanla yayınlandı. Yüzlerdeki ifadeler, böğürtü şekildeki bağırmalar, vahşetin ve cehaletin en çarpıcı imajları olarak zihinlere kazındı.

BU MEDENİYET CANİYİ BİLE YARGILAMADAN CEZALANDIRMAZ

Bir insanı yargılamadan öldürmek ancak ilkel zihinlere sahip toplumlarda olur. Ruanda, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde çok görülmüştür bu görüntüler. Ancak Libya ve Yemen İslam ülkeleridir. Sokak ortasında devlet başkanlarını linç edenler de Müslümanlar.

Bu medeniyet, katili, caniyi, vahşiyi bile yargılayarak cezasını veren bir adalet sistemine sahipti. Savaşın bile bir hukuku vardı. Savaşta esir alınan düşmana nasıl davranılacağını anlatan kuralları, kanunları vardır bu dinin.

Kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın, bir insanı yargılamadan öldürmenin yeri yoktur bu dinde.

Ama yaptılar işte. Gözümüzün önünde iki devlet başkanını da linç edip öldürdüler. Bu cehalet ve vahşetten başka bir şey değildir. Kaddafi ve Salih’in devlet başkanı olmasından dolayı buna itiraz etmiyorum. Suriye ve Irak’ta da insanları linç eden, tanklarla ezenler de aynı cehalete, vahşete sahip insanlardı.

‘İYİ DİKTATÖR, KÖTÜ DİKTATÖR’ DİYE KİM KARAR VERİYOR?

Bir de şunu sormamız lazım: Ortadoğu’da İslam ülkelerinin çoğu diktatörlükle yönetiliyor. Ne İslami, ne insani bir durum var o ülkelerde. Peki bunlar içinden kimin iyi diktatör, kimin kötü diktatör olduğuna kim karar veriyor? ‘Kaddafi, Salih linçi hak etmişti’ diyenler, neden Sisi için, Selman için, Maliki için, Esed için aynı şeyleri söylemiyorlar. Aslında hepsi diktatör, özgürlük düşmanı, halkına zulmeden insanlar. Yemen’de Suud’un uyguladığı ambargo yüzünden ölen çocuk sayısı, Suriye’deki rakama ulaştı neredeyse.

Hangi diktatörün iyi, hangisinin kötü olduğuna Batılılar karar veriyor yine. Biz de ‘Salih, Kaddafi linç edilmeyi hak etmişti’ diyoruz onlara uyup. Utanç verici.

EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZ BATILILAR DEĞİL, CEHALETTİR

Buna rağmen İslam dünyasının en büyük düşmanı Batılı ülkeler değildir. Bizim en büyük düşmanımız cehalettir. Cehaletin İslam’a ve Müslümanlara verdiği zarar, ne İsrail, ne ABD ne başka bir ülke tarafından verilmiştir inanın.

Sokak ortasında devlet başkanını linç eden bir Müslüman, inanın İsrail’den daha tehlikelidir. Asıl mücadeleyi insanı linç eden cehalete karşı vermeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi