Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Normalleşme ve OHAL Komisyonu’nda son durum

Normalleşme ve OHAL Komisyonu’nda son durum

​Ülkenin normalleşmeye ihtiyacı var. Yaşadığımız terör saldırıları, ihanetler ve sonunda tarihimizin en hain darbe girişimi hepimizi, tüm toplumu, ülkeyi olağan üstü sıkıntılı dönemlere soktu.

Çok şükür hepsini atlattık. Milletin feraseti, fedakarlığı ve gayreti bu krizleri aşmamızda en büyük güç ise, hükümetin (özellikle Erdoğan’ın liderliğinin), devletin kararlı duruşu da bir o kadar önemli etkendir.

MESELEMİZ TOPLUMUN STRESİNİ YÖNETMEKTİR

Gezi olaylarından bu yana bir kriz ortamında yaşadığımızı söyleyebiliriz. 2016 Temmuz ayından itibaren de resmi olarak OHAL kapsamında bulunuyoruz.

Yani uzun süredir normal atmosfer basıncının üzerinde bir ortamdayız. Buna ekonomik gidişat, uluslararası krizleri de ekleyin. Tüm toplumda bir stres, gerilim, sinir birikmesi normaldir.

Meselemiz bunu yönetmektir. Tıpkı insanın kendi stresini, depresyonunu yönetmesi gibi, toplumun da stresini yönetmek gerekir. 

İnsanlar hükümetin uygulamalarına gereğinden fazla tepki veriyor olabilir. Muhalefet 696 sayılı KHK’nın 121. maddesini yanlış anlamış olabilir, saptırmış olabilir, istismar etmiş olabilir. Hukukçular, akil insanlar, yorum yapanlar, vatandaşlar tek tip kıyafeti, sivillere muafiyet getiren düzenlemeyi başka türlü anlamış olabilirler.

Tüm bunlar bir ülkenin işleyişinde normaldir, doğaldır. Hele bizim gibi yüksek basınç altında yaşayan ülkede daha da normaldir.

HÜKÜMET GERİLİMİ ÇOK KOLAY DÜŞÜREBİLİR

Burada sakin olması gereken, sakin olmak zorunda olan iktidarı elinde bulunduran, devleti yönetenlerdir. Onların duygusal olmaya, öfkelenmeye, sinirlenmeye hakları yok. Hukuken itiraz eden herkesi, “fetöcü, hain” diye suçlayan insanları susturmak da iktidarın görevidir.

Şimdi tüm bu stres ve gerilim ortamında, çok basit yöntemlerle, adımlarla birden alevlenen gerilim düşürülebilir mi? Bana göre evet.

‘Eğer KHK 121. maddenin metni muğlaksa, yanlış anlaşılıyorsa, başka yerlere çekiliyorsa bunu düzeltiriz’ demek, bütün gerilimi düşürecek bir ifadedir. Nitekim Adalet Bakanı Gül, bunu söyledi. Lakin ardından Hükümet Sözcüsü ve Başbakan buna itiraz ettiler. Neden? Yani metni değiştirmek ya da bu KHK’yı kanunlaştırırken gerekli düzenlemeyi yapmak neden sorun olsun ki? Bunu yaparsanız CHP ve İyi Parti zafer kazanmış gibi mi düşünecek? Bence hayır.

Hükümet üyeleri içinde bir insicam ve uyum sorunu olduğu anlaşılıyor burada. Demek ki bu hayati düzenleme önceden yeterince tartışılmadı ve konuşulmadı.

Dün de yazdım, OHAL ve KHK artık hukuk sistemimizi zehirleyecek aşırı doz antibiyotik gibi geliyor bünyeye. Kanunları Meclis yapmalı ve orada sağlıklı şekilde hepsi tartışılmalı. Bu normalleşme süreci için hayati bir konudur.

OHAL’in neden olduğu stresi ben şahsen hissetmiyorum. Ama bunu hisseden insanlarla her gün karşılaşıyorum. Ve arık AK Parti tabanında OHAL nedeniyle insanların bir gerilim yaşamaya başladığını da görüyorum. Bu yüzden normalleşme sürecine girmek ve bir rehabilitasyon dönemi başlatmak gerekiyor.

OHAL KOMİSYONU İYİ YOLDA

Başından beri OHAL Komisyonunu çok önemsedim. Bu komisyonun vereceği kararların normalleşme ve rehabilitasyon sürecinin en önemli etkeni olacağını söyledim. Zira binlerce mağdur insan ve onların on binlerce ailesi, bu komisyondan çıkacak kararlara bakıyor. Burada işe iade kararı çıktığında bir insanın, ailesinin, çocuklarının hayatı değişecek. Bunun ne kadar önemli bir şey olduğunu ancak mağdur insanlarla konuşursanız ve empati yaparsanız anlarsınız.

O nedenle adaletin tecellisi ve insanların hayatının değişmesi için bu komisyonun çalışmalarını çok önemsedim. Komisyonun kurucu başkanı Selahattin Menteş, hukuk mantığı ve birikimi açısından çok taktir ettiğim birdir. Komisyon için son derece sağlıklı ve güçlü bir sistem kurdu. Ancak bir süre önce Adalet Bakanlığı Müsteşarı oldu. Bakanlık için çok önemli bir kazanç.

Doğrusu komisyon adına üzülmüştüm. Ancak yerine, çalışma arkadaşı olan Salih Tanrıkulu atanınca ve kendisiyle ilgili bilgiler alınca üzüntüm geçti. Salih Bey de Selahattin Bey gibi güçlü bir hukuk mantığına ve adalet duygusuna sahip.

Komisyon bir aydır elindeki yüzbinlerce dosyanın tasnifini bitirdi. Bir süredir kararlar alarak ilgili kurumlara gönderiyor. Bunlarla ilgili rakam açıklamaktan kaçınıyorlar. Ancak yakın zamanda isim bazlı olmasa da, sonuç bazlı bir açıklama yapılacak. Yani kaç dosya karara bağladı, kaçı reddedildi, kaçı işe iade edildi? bunu on gün içinde açıklayabilirler.

Unutmayalım ki, iki yüz bine yaklaşan başvuru için başka kurumlardan belgeler isteniyor, bunlar elektronik ortamlara aktarılıyor, tasnif ediliyor. Bunlar zaman aldı. Şimdi hızla kararlar alınacak döneme gelindi.

Komisyon üyelerinin sağlıklı bir çalışma içinde olduğunu söylemeliyim. Kararlar geç alınsa bile, adaletle alınması daha önemli. Bir tek kişinin bile hakkı devlette kalmamalı. Unutmayalım her haksız karar, vatandaşı devletine düşmen eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi