Muhalefetin bu hali kime yarar, neye zarar?
CHP’nin İstanbul il kongresi ve HDP’nin başkanlık seçim süreci, Türkiye’de muhalefetin ne durumda olduğunu ibretlik bir şekilde herkese gösterdi.
Kimse farkında değil sanırım, muhalefetin yaşadığı kriz, Türkiye’de demokrasinin yaşadığı krizdir aslında.
Her ne kadar iktidar partisi ve ona destek olanlar, ana muhalefet partisi başta, muhalefetin yaşadığı bitkisel hayata seviniyorsa da, bu onların iktidarı açısından iyi, ülkenin demokrasisi ve siyasi yaşamı açısından son derece mahsurludur.
MUHALEFETİ VE İKTİDARI ELEŞTİRMEYEN KONFORMİSTLER
Sabah-akşam AK Parti iktidarını eleştiren yazarların, aydınların, sanatçıların muhalefetin içinde bulunduğu kaotik duruma ses çıkarmamalarını, konformizmin dışa vurumu olarak görüyorum.
Zira muhalefet mahallesi için iktidarı ve onun paydaşlarını eleştirmek son derece kolay, rahat ve popüler bir şeydir. Ancak bu mahallede CHP’yi, HDP’yi eleştirmek, ülke demokrasisine verdiği zarardan bahsetmek, öyle kolay değil. Mahalle baskısını bırakın, linçle karşılaşırlar. O yüzden kimse rahatını bozup, risk almak istemiyor.
Aynı şey bizim mahalle için de geçerli tabii. Her gün muhalefet aleyhine yazmak, her akşam mangalda kül bırakmadan muhalefete yüklenmek gayet sevimli geliyor herkese. Ancak iktidarın yaptığı bir yanlışı eleştirmek aynı şekilde burada da sorundur.
Her iki tarafın da konforunu bozmadan sürdürdüğü bir siyasi hayat, gelecek kuşaklar için örselenmiş ve eksik kalmış bir demokrasi mirası olacaktır.
CHP’NİN İL BAŞKANI NEYİ TEMSİL EDER?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun mor kravat takarak il başkanlığına aday gösterdiği Canan Kaftancıoğlu’nun sosyal medyadaki paylaşımlarına bakılırsa, ortaya değil CHP, DHKP-C kafasının ötesinde bir militan tipolojisi çıkıyor.
İşin tuhafı şudur: Kaftancıoğlu’nun ne kadar militan, ne kadar marjinal olduğunu ilk duyuran, CHP’nin yarı resmi yayın organı, Halk TV oldu. Televizyon yaptığı yayında, Kılıçdaroğlu’nun adayının Ermeni soykırımını kabul ettiğinden girip, “Mustafa Kemal’in askerleri değiliz” demesinden çıktı. Sonra kıyamet koptu. Ancak Kılıçdaroğlu’nun desteğini alan Kaftancıoğlu, tüm tepkilere rağmen il başkanı seçildi.
Bir düşünün, muhalefette birbirini yiyen parti, iktidara geldiğinde ne hale gelir?
BÖYLE MUHALEFETİN OLDUĞU ÜLKEDE NE OLMAZ?
Girdiği tüm seçimleri kaybetmiş ama lideri hiç değişmemiş bir ana muhalefetin olduğu ülkede, ‘siyasi partiler anti demokratik yapılara sahiptir’ diye tartışma olmaz.
‘HDP’nin başına bir Kürt milliyetçisi mi, şiddet yanlısı bir Türk solcusu mu geçsin?’ diye herkesin gözü önünde tartışan parti varken, insanlar Kürt halkının sorunlarını gündeme getirmez.
Tarihimizin en tehlikeli darbesine “kontrollü” diyen ve tüm dünyada AK Parti’yi suçlayan bir ana muhalefetin olduğu yerde, insanlar milli birlik duyusunu pekiştiremez.
Sınırımızın öte yanında, tepeden tırnağa ABD tarafından silahlandırılmış, PKK bozması bir orduyu, ‘Kobani ruhu’ ile alkışlayan HDP varken, insanlar, milliyetçiliğin yükselme tehlikesini konuşmaz.
Anlayacağınız, bu ülkede, bu muhalefetle sorunları çözmemiz mümkün değil. Buradan iktidarın hiç suçu yok demeye çıkmıyorum.
Ancak net olarak anlaşıldı ki, bu ülkede gerçek muhalefet yoktur.
Bu ülkede gerçekten ülkesini ve milletini düşünen, bu nedenle aklı başında eleştiriler getiren aydın da yoktur.
Kategorik olarak Erdoğan düşmanları, AK Parti muhalifleri vardır.
Bunların da tüm eleştirileri öfke, nefret, duygusallık ve ayrımcılıktan ibarettir. Bu nedenle inandırıcılığını, ikna edici taraflarını da kaybetmişlerdir.
CHP eğer mantıklı bir şekilde iktidarın ülke yararına olan faaliyetlerine destek verseydi, o zaman itiraz ettiği diğer konulara toplumu inandırırdı.
Ama CHP yönetimi zihinsel olarak, duygu olarak öylesine nefret ve öfke dolu ki, hükümet dünyanın en doğru işini yapsa bile, buna muhalefet etmeyi kendine vazife bilmiş. Bu politikayı genel kurulda, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay resmen açıkladı. Bu yüzden muhalefetin inandırıcılığı yoktur.
MUHALEFETİN İFLASI KİME YARAR, NEYE ZARAR?
Muhalefetin iflası, iktidara yarar gibi gözüküyorsa da, uzun vadede aslında iktidar partisine de zarar verir. Ülke kendini geliştiremez, parti kendini yenileyemez, siyaset dışı muhalefet odakları doğar ya da iktidar kendi içinden muhalefetini doğurur.
Bu nedenle CHP ya da HDP’nin bu haline sevinen iktidar çevreleri, eğer ülke ve millet dertleri varsa, uzun vadede üzülürler.
Hoş, kimse Erdoğan’dan, ya da AK Parti’den muhalefeti düzeltmesini beklemiyor. Ancak siyaset dışı muhalif çevrelerin, artık ülkeleri için bir şey yapmaları gerekiyor.
Bu arada, resmi olarak muhalefet partisi gözüken MHP’den neden bahsetmiyorum diye düşüneniz olabilir. Artık iktidar ortağı olan bir partiden, ‘muhalefet’ diye bahsetmem yanlış olur.
Sonuç olarak, başlıkta sorduğum soruya cevap vereyim:
Muhalefetin bu hali AK Parti’ye yarar, demokrasiye zarar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.