Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Sezai Karakoç’a kurban olun siz!

Sezai Karakoç’a kurban olun siz!

Sevgili ağabeyim Edip Gönenç anlatmıştı... Yazdığı son romanı için, “Öteki mahalleliler de okusun” düşüncesiyle, sol kesimin popüler yayınevlerinden birinin kapısını çalıyor. 

Editör (namlı şairlerimizden biri), epey yakınlık gösteriyor; oturuyorlar, hasbıhal ediyorlar, romandan konuşuyorlar... Gerekli incelemeden ve tetkikattan sonra şairimiz, “Çok iyi bir roman Edip Bey” diyor, “Ama biz bunu basamayız.”

Neden basamazlarmış? 

Basarlarsa mahallelerinden tepki alırlarmış, çünkü Edip Bey makbul sayılmayan bir düşüncenin insanıymış. 

Bir diğer örnek: 

Fethi Naci’nin zar attığı ve “olacak bu” dediği genç eleştirmenlerden biri... Elan bir derginin editörlünü yapıyor, roman üzerine kuramsal yazılar yazıyor. 

Buna, Mustafa Kutlu’nun öykü/romanları hakkında değerlendirme yapıp yapmayacağı soruluyor. 

Mustafa Kutlu diye birini tanımıyormuş... Aslında tanıyormuş da, birtakım gerici düşüncelere sahip bu yazarı sanatçı saymadığı için, ağzıyla kuş tutsa bile meraka değer görmüyormuş. (Utanmaz adamın, öykümüzün yüz akı Mustafa Kutlu hakkında söylediklerine de bakın hele!)

Bu iki hatırlatmayı yapmamın nedeni Murat Belge... 

Mustafa Akar kardeşim sosyal medyada paylaştığı için haberdar oldum. 

Roman üzerine yazan, son zamanlarda şiire sardıran Murat Belge’miz, “Şairaneden Şiirsele” adlı son kitabında, “Diriliş” dergisinin kapağında gördüğü bir yazıdan (“Hitler’in vasiyetnamesi”) dolayı Sezai Karakoç’u takip etmekten vazgeçtiğini yazmış. 

Bu Hitler merakı, Murat Belge’nin Sezai Karakoç merakını ortadan kaldırmış. (Kendi ifadesi...)

Mustafa Akar, “Bunu kapkara bir cehaletten başka bir ifadeyle açıklamam mümkün değil” diyor. 

Haklı ama biraz eksik bir açıklama. 

Murat Belge “terbiyesizlik” ediyor. 

Okumadan, anlamadan, itiraz ettiği yazının bağlamını ve hangi saikle dergiye konulduğunu bilmeden, sadece yayıncılık çabası olarak görülebilecek bir tutumu “Hitler merakı” olarak değerlendiriyor ve şiirimizin (ve elbette “İkinci Yeni”nin) en önemli şairi Sezai Karakoç”u bir kalemde silip atıyor... 

Düpedüz terbiyesizlik! 

Bir yayıncılık çabasının dışında ve ötesinde,Hitler’in muadili diktatörlere (Stalin ve benzerlerine) övgüler düzmüş Nazım Hikmet’i ise hem seviyor, hem “takibe değer”buluyor... “Stalin başımızda olmadığı için bu hallerdeyiz” diyen Ataol Behramoğlu’nu duysa, kimbilir nasıl sevecek... 

Bu “kapkara cehalet”in ve kişiyi küçük düşürmekten başka bir işe yaramayacak önyargının sahibi Murat Belge, 15 Temmuz’dan önce, darbeye gerekçe üreten yazılar yazıyordu. 

Birinci adamı Ömer Laçiner, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, demokrasi dışı yollarla da olsa mutlaka indirilmesi gerektiğini söylüyordu. Kendisi de, gelmesi gecikmiş darbeyi “koşullara” bağlıyordu. (27 Mayıs benzeri bir darbe olabilirmiş.) 

İşbu Murat Belge, “darbe” bastırıldıktan sonra şöyle bir yazı yazdı: “Ya Allah bismillah diyenlerin arasında yerim olmadığı için darbe gecesi sokağa çıkmadım.”

Biz de onu sokakta görsek şaşırırdık zaten... “Ne işi var bu adamın burada?” derdik. 

Hayır, “Ya Allah bismillah” sloganlarından (“slogan” kendi ifadesi) rahatsız olduğunu bildiğimiz için değil. 

Onu sokaklara (yani kategorik olarak aşağıladığı “yığınların” arasına) yakıştıramadığımız için “Ne işi var bu adamın burada?” derdik. 

Hakikaten ne işi var? 

Ayrıca, bazı şeyler niye rahatsız eder, orası anlaşılabilmiş değil. Bu topraklardan ve inanç tercihlerinden türeyen sözlerdir bunlar. Bir tür “kendini ifade etme biçimi”dir... Bu coğrafyada yaşayan insanlar, coğrafyanın ve kaderin garip tecellisi olarak, bazı işlerine besmeleyle başlarlar, sık sık Allah’ı zikrederler. İyi bir şeydir bu. Kimi içinden geldiği için, kimi diline pelesenk olduğu için söyler bunları... Kimi zaman da “dua” yerine geçer. Dolayısıyla, bazı korkularımızın aracı haline getirmeye gerek yok bu sloganları. Başka bir dine mensup olsaydık, muhtemelen “haç”la çıkardık tankların karşısına, Murat Belge de “herhalde” rahatsız olmazdı bundan. 

İşte bu adam Sezai Karakoç’u takip etmemekle övünüyor. 

İnsan cehaletiyle övünür mü? 

Bunlar övünüyor! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi