Bu sümüklülerin yanında işimiz ne?
Bu yazı, “Bizim yerimiz onların yanıdır. Onlar olmadan mütekâmil bir demokrasi kuramayız, hukukun üstünlüğünü tesis edemeyiz, çünkü Avrupa Birliği bir medeniyet projesidir” diyen muhipleri ve kimi sinsi AKP’lileri rahatsız edecek.
Biliyorsunuz, Mart ayı sonunda bir zirve var...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AB yetkilileri bir araya gelecek.
Durumumuz masaya yatırılacak.
Onlar öyle diyor.
Bu zirveyi “durumumuzu” görüşmek ve “akıl vermek” için fırsat (Türkiye için fırsatmış)sayıyorlar.
Bu “yukarıdan bakan” tavrın sahibi, AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Johannes Hahn...
Bir gazeteye röportaj vermiş...
Hani, BND ajanı Deniz Yücel’i “gazeteci” kılığında istihdam edip ikinci vatanı Türkiye’ye sokan Alman Die Welt gazetesi.
Hahn gazeteye “bizi” ve mahut zirveyi değerlendirmiş.
Biz dışarıdan nasıl görünüyormuşuz?
Kötü.
Kâğıt üzerinde (yani anayasal olarak) bir hukuk devletiymişiz ama uygulamalar bunun tam tersini söylüyormuş. Siyasetin hukuk üzerinde “görülebilir” bir ağırlığı varmış. Deniz Yücel olayı buna örnekmiş. Avrupalılar böyle şeylerden hoşlanmazlarmış.
Öyle ya, Avrupalılar (özellikle Almanlar) MİT ajanı ilan ettikleri Türk vatandaşlarını salıverirken tamamen hukukun üstünlüğüne dayanıyorlardı ve siyasetten (özellikle Merkel’den) tavsiye almıyorlardı.
Hahn diyor ki, “Yakında yeni bir rapor yayınlayacağız ve bu rapor eleştirel olacak, Türkiye’nin hoşuna gitmeyecek.”
Kati Piri imzalı raporlardan birine mi benzeyecek?
Elbette öyle olacak... Çünkü Türkiye'den “temel demokratik haklara saygı”bekliyorlarmış... Fikir özgürlüğü, hukukun bağımsızlığı ve temel hukuk devletine bağlılık konusunda adım atmamızın yararımıza olacağını düşünüyorlarmış.
Peki, diyelim ki bu adımları attık, verilen “ev ödevlerini” harfiyen yaptık, bir “hukuk ihlali”olarak görülen terörle mücadeleyi askıya aldık ve Türkiye’yi tamamen Avrupa Birliği’nin çıkarlarına amade hale getirdik...
Bizi AB’ye alacaklar mı? “Genişleme”nin sınırlarını Suriye-Irak-İran hattına kadar uzatacaklar mı?
Hahn “Hayır” diyor...
Kendisi “genişleme”den sorumludur ama genişlemeyi Karadağ’da bitireceklerini, “dar bir Avrupa” arzuladıklarını söylüyor.
Çünkü Türkiye’yi “üye” değil, “stratejik ortak” görmek istiyorlarmış.
Bu fikre Türkiye de alışırsa, iyi olurmuş.
Peki, bugüne kadar hiçbir kriteri yerine getirmemiş, hiçbir “ev ödevini” tamamlayamamış ve üstelik ekonomisi yerlerde sürünen Sırbistan, Arnavutluk, Karadağ, Makedonya en geç 2025 yılına kadar birliğe üye oluyorlar da, hem potansiyeli yüksek, hem ekonomisi düzgün, hem de bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye niçin stratejik ortak olarak kapıda bekletiliyor?
Bunun cevabı yok...
Daha doğrusu, bunun cevabı var ama açık konuşmuyorlar.
Hahn hep “eleştirel” bakmıyor tabii...
Bizi takdir ettiği yerler de varmış.
Mesela?
Gümrük Birliği’ne üyeymişiz. Ne güzel ticaret yapıyormuşuz. Suriyeli göçmenleri ağırlıyormuşuz. Bunları içeride tutarak AB’nin güvenliğine katkıda bulunuyormuşuz. Mis...
Biz Avrupa Birliği’nin güvenliğine katkıda bulunuyoruz ama bu sümüklüler ödemeyi vaat ettikleri paraların üzerine yatmaya devam ediyor.
Bugüne kadar verdikleri hiçbir sözü tutmayan...
Cumhurbaşkanımıza konuşma izni vermeyip terör örgütü liderlerine propaganda imkânı sağlayan...
Bakanlarımızı sınır dışı eden...
Terör örgütlerine barınma imkânı sunan bir medeniyet projesi...
Mart ayı sonundaki “zirve”den ne çıkar bilmem ama bizim bu sümüklerle alacağımız bir yol yok...
Zirvede bu hususun kayda geçeceğini umuyoruz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.