Ya kesin ya ekleyin
Türkiye'de Türkçe konuşulur, fakat bazı Türkçe kelimeleri kullanmak yasaktır.
Kullanırsanız size "suçlu muamelesi" yaparlar, üstünüze saldırırlar, linç ederler.
Oysa linç eden de Türkçe konuşmaktadır.
Örneğin "kel" demek yasaktır, "tarama özürlü" diyeceksiniz.
"Sağır" demek yasaktır, "işitme özürlü", "dilsiz" demek yasak, "konuşma özürlü", "kör" demek yasak, "görme özürlü"...
"Karı" ya da "koca" yasak, "eş" diyeceksiniz.
Eskiden "eş" kelimesi hayvanlar için kullanılırdı, muhabbet kuşunun eşi olurdu...
Şimdi hayvanlarla eşitliği sağladık çok şükür.
Bunlar Amerikan numaralarıdır.
Amerika'da artık zencilere zenci bile denemiyor, hepsi "African American" oldu.
"Nigger" demek hakaret, onu biliyoruz da, "negro" demek, hatta "black" demek bile suç.
Bizim zencilere de "Kurdish Turks" diyelim, olsun bitsin bari.
***
Artık "bilim adamı" yok.
Hadi onu anladık, "bilim kadını" da yok.
Ne var? "Bilim insanı" var.
"Devlet adamı" yok, ama "devlet kadını" da yok, "devlet kurumu çalışanı" varmış!
Yani başbakanla posta dağıtıcısı aynı şey.
Gazi Mustafa Kemal ile bekçi Mustafa'nın bir farkı kalmıyor, ikisi de devlet kurumu çalışanı...
Böylece eşitlik sağlanıyormuş...
Bir "yazılım" geliştirmişler, bilgisayarına indiriyorsun, yanlış bir şey yazdığın zaman seni uyarıyor.
Örneğin, "insanoğlu" demeyeceksin.
"İnsankızı" da tuhaf kaçıyor, "insan nesli" diyecekmişsin...
Bunlar farklı kavramlar ama zarar yok, Türkçe'yi fakirleştir, doksan yıllık geleneğe uy!
"İşini adam gibi yap" demeyeceksin, çünkü bundan sanki kadın iyi iş yapamazmış gibi bir anlam çıkıyormuş, "işini doğru düzgün yap" diyeceksin.
"Er meydanı" da yasak, "mücadele alanı" diyeceksin.
O zaman Kırkpınar'a zeytinyağlı hanımları da bekleriz! Fatih Ürek'in Kırkpınar Ağalığı'na karşı çıkanın da alnını karışlarlar.
Mücadele alanı herkese açık olmalıdır.
Cins farkı da kalmamalıdır, iri kıyım bir adamla zayıf nahif bir kadın kapışabilmelidir ("iç kazık" atarsa da canlı porno olur.)
***
Bu özenti, bu zorlama, bu gayretkeşlik, bu sakillik nereye kadar gidecektir?
Bir ara "ayakta işemeye heves eden" hanımlar türemişti, takılıp çıkarılabilir mukavva boru bile yapmışlardı bu amaçla...
Böylece erkeklerle "memişhane eşitliği" de sağlanmış oluyordu...
Nereye varacak bu gidiş?
Sonunda ya bizden parça kesiniz, ya onlara parça ekleyiniz, eşit olalım.
Böylece insan nesli de tükensin, uzaylılar sevinsinler.
***
Günün kıyağı
"Gümüşhane Vizyon Dergisi'nin '2017 Yılının En'leri' anketinde yılın onur ödülüne Aydın Doğan layık görüldü."
İmza: Gümüşhaneli Aydın Doğan'ın gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.