Güçlü devlet nedir, ne değildir?
Zaman zaman bazı köşe dönme furyaları gelip geçiyor. Sıradan insanların kolay yoldan para bulma umutları sistemli bir hayal makinasına dönüşüyor. Geçmişte banker, tefeci zincirleri vardı. O dönem kim bu yolla para kazanma hevesine sahipse tamamı dolandırılana kadar sistem tıkır tıkır işledi. Sonra bir dönem sözümona dini hassasiyetle iş yapan holdingler furyası geldi. Dünyanın en büyük bankalarının yüzde 2-3 faiz verebildiği düzende yıllık yüzde 40-50 kâra inanan kimi içeriden kimi Avrupa’dan yüzbinlerce kişi son kuruşlarına kadar soyuldu. Yine ortada bir hırsızlık olduğunun anlaşılması için para kaptırabilecek herkesin sisteme çarpılması beklendi….
***
Üstelik bu kadar bariz ve açık bir soygun düzeni olmasına rağmen ayrı çark sonra birkaç kez daha jet hızıyla döndü. O çarkın en namlı markalarından bazıları hala ticarete devam ediyor ki bu da tahammülfersa bir meseledir.
Bizim soygun maceralarımız bununla da sınırlı değildir. Bir dönem yine titan zinciri vardı ve ülkenin okumuş yazmış, görünüşüne bakınca aklı başında olan akıl-fikir sorulacak insanları paralarını oraya kaptırdılar. O fasıl da kapandı gitti…
Şimdi malum bir Çiftlik Bank çarkı açığa çıktı. Tahminen 132 bin kişi, çıplak gözle bakıldığında dolandırıcılık zinciri olduğu besbelli bir çarka parasını kaptırdı. Sistem patlayana kadar kimsenin sesi çıkmazken şimdi devlet, medya feveran halinde bir de kendisini çok akıllı ve külyutmaz sanan sosyal medya da bir keşif yapmış gibi coşku halinde çiftliğin peşinden saydırmakta. Herşey internet üzerinden dönerken ve olmadık başarı hikayeleri uydurulurken neredeydiler acaba?
Gelin görün ki tek çiftlik bu da değilmiş. 65 tane benzeri varmış ve şimdiden en az 19’u benzer bir saadet zinciriyle insanları dolandırmaktaymış. Mesela, 44 bin üyesi olan bir tanesi de şimdiden şiddetle patladı bile…
Maksadım, insanların tamahkarlık ve uslanmazlığına işaret ekmek değil. Bu kadar belaya rağmen niye akıllanmazlar edebiyatına ilavede bulunmak hiç değil.
Bütün bu arkası kesilmeyen dolandırıcılık zinciri insan kalitemiz hakkında gayet tabii çok şey söylemektedir. Kolay aldatılan, paraya ulaşmak için gözünü karartan, hayatla ilgili bütün bildiklerini hemen unutup köşe dönmeciliğin cazibesine esir olan bir hal var mı, var. Bu kalite standardı kimbilir başka nelere kolaylıkla inanabilir; o da ayrı bahis.
Esas mesele şudur…
Onyıllar geçiyor, dünya değişiyor, hükümetler yenileniyor, kuşaklar ve hafızalar tazeleniyor ama köşe dönücülüğün gücü devleti her zaman alt ediyor. Çark işlerken devlet her defasında olup biteni sürecin ne başında ne de ortasında fark edebiliyor. İş işten geçtikten ve alan almış satan satmış olduktan sonra düdük çalıyor.
Ne banker sisteminin kağıt kalem devrinde, ne holding hırsızlığının televizyonlu kampanyalarında ne de şimdi çiftlik bank oyunun dijital zemininde devlet ortada yok. Takip edemiyor, farkedemiyor, anlayamıyor; dolayısıyla da yanlışlığı ve yanlış gitmekte olanı yakalayamıyor. İnternette, twitter de canını sıkanı anında yakalayan devlet aylarca, yıllarca süren dolandırıcılık çarkının farkına bile varamıyor.
Bu çağda böyle bir durum gerçek anlamda bir kamu yönetimi trajedisidir.
Güçlü devlet -bırakın güçlü kudretli hamasetini sadece devlet- yasadışı olanı hissedip gereğini yapabilen kurumdur.
Devlet, vatandaşının başına bir hal gelme ihtimaline karşı güven duyduğu mekanizmadır.
Devlet, vatandaşı gözünü karartsa ve tamahkarlık etse bile buna rağmen çarkı durdurabilen yapıdır.
Devlet, sadece kendi kurumsal ihtiyaçları için değil sıradan insanlar için de tetikte duran gücün adıdır.
Güçlü bir devlet de hamasetle, lafla değil; otoritesini vatandaşlarının her türlü güvenliği için uygulamayla gösteren devlettir.
Güçlü devlet, kalitesi yüksek olan ve bu yolla vatandaşının standardını da yükselten devlettir. Yani dünya ve Türkiye değişirken, aynı dolandırıcılık çarklarının farklı mecralarda tekrar tekrar işleyebildiği devlet değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.