Vicdanımıza tercüman olmadı bunlar
Bazı şeyler var ki, vicdan ile tartarsanız beklediğiniz ağırlıkta çıkmaz.
Bazı şeylerin değerini vicdan ile ölçmeye kalkarsanız, sandığınızdan daha pahalı olduğunu görürsünüz.
Son bir haftada yaşadığımız iki olayı vicdan ile mukayese etmeye kalkınca, ortaya çıkan tablonun düşünülenden farklı olduğu görülür.
Bir vatandaş olarak, vicdanımıza tercüman olmayan bu olaylar, eminim benim gibi binlerce insanımızın da vicdanına hitap etmedi.
Anlatayım.
ABD’NİN SURİYE SALDIRISI VİDANIMIZA TERCÜMAN OLMADI
ABD Başkanı Trump’ın bir televizyon şovmeni gibi, yapacağı programı önceden duyurmasından itibaren, yapılacak operasyonun ciddiyetsizliği anlaşılmıştı zaten. Yine de ABD, İngiltere, Fransa ‘Miraç Gecesi’, ‘akıllı, güzel, İngilizce ve Fransızca bilen’ füzeleri Akdeniz açıklarından Suriye’ye attı.
Biz zannettik ki, Esed artık yaşayamaz, kimyasal silah kullananlar yer ile yeksan olur, savaş biter ve hiç kimse bundan sonra hayatını kaybetmez. ‘Geç kalmış ama yine de iyi olmuş’ denirdi bu operasyona.
Lakin gelin görün ki, adamlar boş üsleri vurmuşlar, Esed bombalama esnasında mermer döşeli ofisine nasıl geldiğini gösteren video yayınlıyor, katiller ordusu, milisler, silahlar, her şey yerli yerinde duruyor. Rusya, İran, Suriye olayı lafın gelişi kınayıp, üstüne bir güzel uyudular.
HANGİ İNSANLIĞIN VİCDANI?
Ama biz uyuyamadık. Çünkü bizim Dışişleri Bakanlığımız, bu operasyonu “tüm insanlığın vicdanına tercüman olan bu operasyonun memnuniyetle karşılandığını” açıkladı.
Hangi insanlık, hangi vicdan, hangi memnuniyet olduğu konusunda hepimiz günlerdir tartışıyoruz. Amerikan medyası bile kendi ülkesinin operasyonun fiyasko olduğunu tartışıyor.
Bizler, sıradan insanlar olarak, bu operasyonun bir tiyatro müsameresinden bile daha kötü kurgulandığını, meselenin kimyasal silah kullanan, çocuk öldüren Esed’i cezalandırmak falan olmadığını, daha operasyondan birkaç saat sonra anladık.
Gelin görün ki Bakanlığımız bunu böyle anlamadı. Anlamış, yine de iyi bir şey söylemek zorunda hissetmişse kendini, buna insanlığın vicdanını karıştırmayacaktı.
HERKESİN KAFASI KARIŞIK
Sadece bakanlığın değil, birçok insanın bu işte kafası karıştı.
Bir kısmı operasyonun Miraç gecesi yapılmasına karşı çıktı (sanki Yortu gecesi yapılsa daha iyi olacaktı der gibi!).
Bir kısmı ABD ve müttefiki emperyalistlerin Müslüman öldürmesine karşı çıktı (sanki Rusya ve müttefiklerinin Müslüman öldürmesine ses çıkarmayın der gibi!).
Bir kısmı alkış, tufan destek oldu (PKK’ya devlet kuran Batı hala bizim dostumuzdur der gibi!).
Bir kısmı herkese küfretti (benim gibi!).
Suriye, insanlığın sadece vicdanını değil; aklını, kalbini, duygularını ve mantığını da öldürdü. Bakalım bu savrulma nereye çarpıp duracak.
28 ŞUBAT DARBECİLERİNE CEZA, VİCDANIMIZA TECÜMAN OLMADI
Muhafazakâr camianın üzerinden tank geçiren, ülkede en büyük ekonomik krize neden olan, binlerce insanı suçsuz yere hapislere atan, mahkûm eden, işinden eden, sakıncalı damgası vuran darbeciler yargılandı ve ceza aldı. Müebbet!
Kararın ilk dakikalarında, ‘işte adalet budur, darbe yapan, demokrasiyi katleden, masumların canına kast edenler hak ettikleri cezaları aldı’ dedik.
Sonra baktık, durum hiç de öyle vicdanımızı rahatlatacak cinsten değil.
Son yılların en büyük darbesini yapan, sanki sadece 21 kişiymiş gibi (nedense hepsi yaşlı) onlara ceza verilmiş. Onlar da iyi hal ve yaş nedeniyle tutuklanmadı, cezaevine gitmedi. Peki kim tutuklanacak? Hiç kimse. Zira geri kalanı da beraat etti!
Yani 28 Şubat’ın darbe olduğu ve suç olduğu tescillendi, bunu yapanlara hükümeti devirme suçundan ceza verildi ama bir tek kişi bile cezaevine girmeyecek. Bunu pek anlayamadık.
DARBECİLERİN BAŞKA SUÇ ORTAĞI YOK MU?
Ayrıca sadece 21 kişiyle mi yapıldı bu darbe? Hükümeti düşürme suçuna başka iştirak eden asker, sivil başka insanlar, çevreler yok mu? Neden onlarla ilgili yargılama yapılmıyor?
Bu karar da bizim vicdanlarımıza tercüman olmadı.
28 Şubat’ta kitaplarından dolayı mahkûm olmuş, işini kaybetmiş, sakıncalı gazeteci damgası yemiş biri olarak vicdanen rahat değilim.
Hele hele bu darbeciler yüzünden hala hapislerde yıllardır çürüyen, aileleri, kendisi, sevenleri perişan olan insanların vicdanlarına hiç tercüman olmadı bu karar.
Mahkeme kararının darbenin suç olduğunu tescillemiş olması önemli bir adım. Bu açından takdire şayandır.
Lakin bu konuyu vicdanla ölçtüğümüzde, ortaya başka bir tablo çıkıyor ki bizi uyutmayan da budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.