Bu seçimde ‘huzur’ vaadi’ fark yaratabilir
Her seçimde siyasi partilerin vaatleri sonucun belirlenmesinde önemli bir faktör olmuştur. Siyasi tarihimize baktığımızda, parti liderlerinin makul ve mantıklı vaatlerin yanında en uçuk ve absürt vaatleri bile dillendirmekten çekinmediklerini görürüz. Geriye dönüp baktığımızda “Her mahalleye bir milyoner”den “Herkese iki anahtar”a, “Apo’yu idam edeceğiz”den “Futbolda ofsaytı kaldırmaya” ve “Kim ne veriyorsa ben 5 fazlasını veriyorum”a kadar sayısız vaatler hâlâ hafızalarımızda...
***
Kuşkusuz bugün de siyasi partiler benzer vaatlerle meydanlara çıkmaya hazırlanıyorlar. Mesela 16 yıldır iktidarda olan AK Parti faizleri ve enflasyonu düşüreceğini millete vaat ediyor. Muhtemelen kendini bu konuda yeterince başarılı bulmuyor olmalı ki, faiz ve enflasyonu düşüreceğinin altını özellikle çiziyor. Aynı şekilde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de 19 Mayıs ve 29 Ekim bayramlarında gençlere ihtiyaçlarını karşılamak üzere 500’er lira vereceği vaadinde bulundu.
Kampanya süresi boyunca muhtemeldir ki vaatlerin çıtası daha da yükselecek, belki de liderler hayallerimizin ötesinde uçuk vaatlerde bile bulunacaklardır. Ancak bu seçimin geçmişteki örneklerle kıyaslanması mümkün olmayan farklı bir özelliği var. Bir kere yeni bir sistemle seçime gidiyoruz, dolayısıyla sadece klasik vaatlerle başarıya ulaşmak mümkün olmayabilir.
Elbette yarışa katılan bütün partiler ekonomik refahı nasıl sağlayacaklarını, faizi, enflasyonu nasıl düşüreceklerini, kimlere ne kadar parasal katkıda bulunacaklarını öncelikli olarak millete anlatacaklardır.
Ama bu seçimde sadece bunlar yeterli değil, zira Türkiye son dönemde çok ciddi bir kutuplaşma ve gerilim atmosferinden geçiyor. Doğal olarak insanlar, günlük maişet dertlerini öncelemekle birlikte yaşadıkları toplumda ‘huzur iklimi’nin hakim olmasını isteyeceklerdir. Bu açıdan bakıldığında partilerin kutuplaşmanın olmadığı, herkesin birbirine tahammül edebildiği nasıl bir Türkiye hayali sunacakları büyük bir önem arzetmektedir.
Henüz partilerin seçim beyannameleri belli değil, muhtemelen ortaya çıktığında göreceğiz ki hemen bütün partiler özellikle daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük, daha fazla refah ve hukukun üstünlüğünü önceleyen vaatlerde bulunacaklardır.
Unutmayalım, yeni sistem gücün tek elde, yani cumhurbaşkanında toplanmasını getiriyor. Ancak hiçbirimiz sistemin nasıl işleyeceği konusunda bir bilgiye sahip değiliz, bu biraz da uygulama safhasında ortaya çıkacak. Mesela sistem içinde parlamentonun işlevi ne olacak, o da çok net değil. Anayasa bakarak söylediğimizde, yürütmenin başındaki tek yetkili cumhurbaşkanı, dolayısıyla Meclis tümden devre dışı gibi görünüyor.
Ama hemen hatırlatmakta yarar var, eğer Meclis’te dengeli bir sandalye dağılımı ortaya çıkarsa, o zaman çok daha farklı bir durumu tartışıyor olabiliriz. Şu anda varsayılan en güçlü ihtimal, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda yasama çoğunluğunun da AK Parti’nin elinde bulunması yönündedir. Ancak ittifak düzenlemesi barajı sıfırlamıştır, bu yüzden de AK Parti, CHP, MHP ve HDP’nin dışında Saadet Partisi, İYİ Parti ve DP’nin de parlamentoda yer alma ihtimali güçlenmiştir. Dolayısıyla, muhalefet partilerinin Meclis’teki sandalye sayısının iktidar bloğunu dengeleyebilecek bir çoğunluğa ulaşması yeni sistemin şekillenmesinde etkili bir faktör haline gelebilir.
***
İşte tam da bu yüzden, partilerin özellikle ‘huzur’ ve demokrasi vaadi çok daha önemli hale gelmiş bulunuyor. Henüz seçim beyannameleri elimizde yok ama, gerek “Cumhur ittifakı”, gerekse “Millet ittifakı” ittifak bildirilerinde kampanyalarını hangi argümanlar üzerine bina edeceklerini açıklamış bulunuyorlar. Mesela Cumhur İttifakı bu birlikteliği “Türkiye’ye yönelik iç ve dış kaynaklı hasmane girişimler karşısında, milli ve ahlaki bir duruş” olarak tarif ederken, Millet İttifakı, “Farklı yaşam tarzı ve siyasal görüşü olan toplumsal kesimlerin demokratik ilkeler etrafında sağlayacakları uzlaşma, milletimizin ihtiyacı olan barış, huzur ve istikrarın ön şartıdır” şeklinde tarif ediyor.
24 Haziran’da bütün bunların nasıl bir sonuç ortaya çıkaracağını şimdiden bilmek elbette mümkün değil. Ama şu kesin, sonucu milletin hassas terazisi belirleyecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.