8 Mayıs dünya tarihinde çok özel bir gündür.
Mareşal Wilhelm Keitel 8 Mayıs 1945'te ABD ve müttefikleriyle masaya oturmuş ve Almanordusunun kayıtsız şartsız silah bıraktığına dair anlaşmayı imzalamıştır.
Yani bu tarihte Avrupa'da 2. Dünya Savaşı sona ermiştir.
İnsan ister istemez şöyle düşünmeye zorlanıyor...
Trump ne yaptı etti, İran'la nükleer anlaşmayı yırtıp attığını açıklama vaktini bu tarihi anlaşmanın 73. yıldönümüne denk getirdi.
Elbette Avrupalı müttefiklerinin kendisine itiraz edeceğini biliyordu.
Ve sanki onlara "yeni bir savaşın fitilini ateşlemekten korkmuyorum; biri biter, öbürü başlar!" demek istemişti.

***
Biliyorsunuz...
Uzun zamandır bu köşede dünyanın yeni bir döneme girdiğini; yaşadıklarımızın ve yaşayacaklarımızın "çıtır çerez" şeyler olmayacağını anlatmaya çalışıyorum.
İran'la nükleer anlaşmanın bozulması da, bazılarının göstermeye çalıştığı gibi sadece İran-ABD ilişkilerine dair bir gelişme değildir.
Trump'ın kararı mevcut ittifakları yeniden düzenleme ve muhtemel çatışmaları şekillendirme çalışmasıdır.
AB'nin üzerinde yıllar boyu çalışılmış ve zorlukla kazanılmış bir anlaşmayı kenara atması; üstelik bu yüzden İran'la yaptığı örtülü ve örtüsüz ticareti hemen terk etmesi kolay değil tabii!
O nedenle feryada başladılar.
Ama nihai tavırlarının ne olacağını haziran sonunda görürüz. Hemen bir fikre varmamalı!
Daha bir ay önce ABD'ye mırın kırın ederlerken Pentagon birden "Rus tehdidi sopası"nı gösterince hepsinin nasıl hizaya geldiğini biliyoruz.
***
Çok sıcak gelişmelere gebe olan bir dünyadan söz ediyorum.
Fakat şu da çok açık...
Batı'nın her planı ve kararında Türkiye de var; parmakların Kudüs'ü, Riyad'ı, Tahran'ı gösteriyor olması, bizi aldatmamalı...
Anlayacağınız...
Öyle "bisiklet üzerinde" gezinerek idare edilecek günlerimiz hiç olmamıştı; bundan sonra küçücük bir ihtimal bile yok!
Hele Alman bakanlar sırtlarını sıvazlayınca kendilerinden geçen muhalif siyasiler...
Onların artık bu millete vereceği hiçbir şey yok!
Hep tekrarladığım gibi...
Agâh olmak ve dik durmak zorundayız.