Yoldaki işaretler, işaretçiler ve gönüllüler
Karia
Bundan yüzlerce yıl önce, şehirleri birbirine bağlayan yolları hiç düşündünüz mü? İnsanlar Olimpos’tan Likya’ya, Efes’e, Halikarnasos’a nasıl giderlerdi?
Elektriğin, asfaltın, GPRS’in olmadığı zamanlardan bahsediyoruz.
Yüzlerce kilometre uzaktaki bir şehre gitmek, yolu şaşırmadan bulmak, yük hayvanlarını geçirmek ve şehrin ihtiyacı olan malzemeleri taşımak nasıl mümkün oluyordu?
Yıllardır yürüdüğüm Likya Yolu ve şimdi yeni başladığım Karia Yolu işte bu antik şehirleri birbirine bağlayan antik yollardır.
TAŞ BABALAR
Dağların yamaçlarından, zirvelerinden, eteklerinden geçip, ovalara, deniz kenarlarına yayılan, iki kişinin yan yana ancak yürüdüğü elle yapılmış yollar bunlar. Yunan, Likya, Karia ve Anadolu medeniyetlerinin muhteşem yapıları bu yollarla birbirine bağlıydı.
Bu yollarda iz bulmak için insanlar yüzlerce yıldır bir şey yaparlar. Yolun önemli virajlarına, geçitlerine ‘taş babalar’ kurarlar. Yani insanların dikkatini çekmek için yassı taşları üst üste dizerler. Bu babaları gördüğünüzde, yolun oradan geçtiğini anlarsınız.
Antik çağdan bu yana yollara bu izleri bırakır insanlar. Sonra bu bölgede yaşayan köylüler devam ettirdi bunu. Bu dağlardan geçen antik yollar kullanılmadığında bu taş babalar yıkıldı, yenileri de yapılmadı. Bu yolların birçoğu kayboldu ya da bazılarının üzerine asfalt dökülerek yeni yollara dönüştü.
O yollar ne durumda şimdi?
BÜYÜK KELŞİF: LİKYA YOLU
Bu konuda en büyük keşif, İngiliz gezgin Kate Clow tarafından 1990’lı yıllarda Teke Yarımadası diye bilinen, antik Likya bölgesine yapıldı. Kate bu antik yolları buldu, haritasını çıkardı ve işaretledi.
Aslında yüzlerce yıldır insanların yaptığı taş babaların modern versiyondur bu işaretleme. Kırmızı beyaz boyayla taşların, ağaçların üzerlerine işaretler bırakılır ve insanlar o işaretleri takip ederek, yüzlerce kilometre şaşırmadan yollarını bulurlar.
Böylece Likya medeniyetinin şehirlerini birbirine bağlayan patika yollar ortaya çıkmış oldu. Şimdi dünyanın dört bir yanından ve Türkiye’den insanlar bu 550 kilometre uzunluktaki antik yolda yürümeye geliyorlar.
YENİ BİR KEŞİF DAHA: KARİA YOLU
Amerikan kültürü ve edebiyatı eğitimi almış ve sonra doğayı keşfetmiş biri Altay Özcan. Ege ve Akdeniz’de rehberlik yaparken, Likya Yolu’na benzer bir yolun daha olduğunu fark eder arkadaşlarıyla beraber.
Sonra da bu yolu bulmaya, ortaya çıkarmaya ve işaretlemeye kendini adar. Marmaris, Bodrum, Milas bölgelerini içine alan bu eski yerleşim yerinde, yıllarca uğraşarak dağ geçitlerini, yolları, izleri bulur.
Çoğunu da gönüllü olarak yapar.
Bulduğu ve işaretlediği dağ yollarında beraber yürürken, Karia Yolu’nun aslında ne denli derin bir kültürün, ne deli zengin bir medeniyetin rotası olduğunu anlatıyor. Toplam 800 kilometre uzunluğunda muazzam bir yol burası.
Eve çevirdiği bir minibüste yaşıyor Altay. Her boş bulduğu zamanda, eline boya alıp yolları işaretliyor ya da makas, ortak alıp dikenleri, sarmaşıkları temizliyor.
Ancak bu kadar uzun bir yolu tek başına bakımını yapmak mümkün değil tabi.
DÜNYADAN GELEN GÖNÜLLÜ YOL İŞÇİLERİ
Altay bey çok ilginç bir şeyden bahsetti. Bu yolları temizlemek, işaretlemek ve bakımını yapmak için dünyada gönüllü insanlar varmış. Bunlarda bir grup da şimdi Karia Yolu’nda çalışıyormuş.
Hemen görmek istedim. Onlarla birlikte yol bakım ve onarım işine katıldım! ABD, Fransa, Belçika, Çin, Meksika gibi dünyanın dört bir ülkesinden insanlar gelmişler. Bunları organize eden bir gönüllü dernek var dünyada. Türkiye’de de ‘Genç Tur’ adında yine gönüllü bir organizasyon buradaki çalışmaları koordine ediyor.
Gönüllüler uçak biletlerini kendisi alıyor, üstüne 200 Avro da bağış yapıyor. Buraya gelip, Karia yolundaki çalı, çırpıları temizliyor, taşları düzeltiyor ve boyalarla işaretleme yapıyor. Bunun için para almıyorlar.
Bu insanlarla geçirdiğim birkaç saatlik süre içinde yaptıkları şeyin ne kadar erdemli bir davranış olduğunu gördüm. Tıpkı yüzlerce yıl önce, kendisinden sonra geçen insanların da yolu bulması için taştan babalar yapanların erdemli davranışına benziyor. Çok takdire şayan bir davranış. Sanırım böyle gönüllülük hiçbirimizin aklına gelmemiştir.
SPONSOR ARIYORLAR AMA BULABİLER Mİ?
Altay Özcan bakım için yine de sponsorlara ve desteğe ihtiyaç duyduğunu söylediğinde, bu politize olmuş ortamda kimi bulacak diye kara kara düşündüm.
Türkiye’de gönüllü bulmak, sponsor bulmak zor ama elin yabancısı binlerce kilometre öteden gelip, bu tarih hazinesi yolları temizliyor işte.
Kültür Bakanımız acaba bu işe el atar mı? diye düşündüm. Seçim ortamında zor gibi.
Bakalım hele bir seçimler geçsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.