Seçim yapıldı bitti, üstünden bir ay geçti ama Türkiye yatışmadı.
Çünkü medya yatışmasını istemiyor.
Sonuçta, ekmek parası...
CHP içindeki çiğ kayıkçı kavgasının "vatan kurtaracak girişim" diye pazarlanması da bu planın bir parçası.
Kurultay olursa en erken 11-12 Ağustos, en geç 1-2 Eylül tarihini veriyorlar, öncesiyle sonrasıyla sonbaharı böyle bulacaklar.
Hele bir de "erken belediye seçimi" koparabilirlerse, kışı tutarlar.
Havalar serinleyip Bodrum'da artık "bikinili dilber" fotoğrafı çekemeyince ne halt edeceksin? Kedicikler de kodeste, ortada "mevzu" kalmıyor.

***
CHP'de olup biten gerçekten bir kayıkçı kavgasından ibarettir. Ne marifeti olduğunu bir türlü öğrenemediğimiz bir adamın "sen git ben geleyim" mücadelesi.
Niçin? Çünkü daha fazla oy almış.
Hepsi bu.
Oy almış da cumhurbaşkanlığını mı kazanmış? Hayır.
Kaba bir siyasi pehlivan, sinsi bir siyasi tilkiyi zart zurtla sekiz puan geçmiş, o kadar. İkisi de siyasi açıdan güvenilmez, ikisi de siyasi yalancı.
Ortada ne plan var ne program.
Program, "Tayyip Erdoğan'ın yaptıklarını yıkacağız" cümlesiyle özetlenebiliyor.
Muharrem kazanırsa HDP ile arasına set mi çekecek, İP ile mesafe mi koyacak, 15 Temmuz direnişine hakaret etmekten vaz mı geçecek, Fetö'ye höt mü diyecek, bilen var mı bunu? Hayır.
Ne farkı olacak Muharrem yönetiminin?
Ekip değişecek, Kemal'in şakşakçıları gidecekler, Muharrem'in has adamları gelecekler, o kadar.
Muharrem bu partinin içindeki "Alevi cuntasını" mı devirecek?
Bütün bu zırvalıkların bu partiye hiçbir fayda sağlamayacağını görenler, kurtarıcı adamın yanısıra bir de "kurtarıcı fikir" aramaya koyuldular.
Böylece sosyaldemokrat, sosyalist, komünist, Kemalist, faşist bütün o "grupçuklar çorbası" da ufak ufak kımıldanmaya başladı tabii.
Bendeniz en büyük şansı gene de "haybeciler" grubuna veriyorum.
Bunların içinde en zavallıları, CHP'nin "Atatürk'ün yoluna" dönmesini isteyenler. Bu, "söyleyecek hiçbir sözüm, serdedecek hiçbir fikrim yoktur" cümlesinin çok daha şık ifadesi...
Nasıl döneceksiniz Atatürk'ün yoluna? Dönüp de ne yapacaksınız?
Yunan ordusuyla mı savaşacaksınız, insanlara şapka mı giydireceksiniz?
Yoksa kadınlara oy hakkı mı vereceksiniz?
Tek parti diktası mı kuracaksınız?
Yoksa "tekelci devlet kapitalizmine" dönüp sonra da "özel sektörün bira üretmesine izin verelim mi vermeyelim mi" diye birbirinizi mi yiyeceksiniz?
Hatırlasanıza, sizin Muharrem seçim kampanyasında Ak Parti'ye "siz hiç tekel kurdunuz mu" diye çıkışıyordu! Bunu "iyi bir şey" sanıyordu...
Rakibinin, Atatürk'ün ölümünden iki yıl sonra kurulan Köy Enstitüleri'ni Atatürk'ün "cumhuriyetle birlikte kurarak işe başladığını" sanması gibi...
Maşallah ne kültürlü adamlarsınız yahu!
Hani sen de "Schrödinger'in kedisini" anlatacaktın Muharrem?
Eh, kurultayda delegelere anlatırsın artık.
Olmazsa sizin Şero'yu yakala, ona anlat.