Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkün müdür?
Yazının başlığı Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi Yusuf Üstün’e ait olduğu gibi yazı da ona ait olacak, bazı kısımlarını fazla uzamasın diye özetleyeceğim. Kooperatifçiliğe ve tekâfül sigortacılığına önem verdiğim ve teşvik ettiğim için bu konuda kafa yormuş, birikimi ve kocaman da bir kitabı olan dostumuzun bu yazısını okurlarımla paylaşmak istedim.
1970’li yıllarda ülkemize Amerikalı bir turist gelir. Alanya ve Bodrum’da yaptığı tatili sırasında çok enteresan bir şeyle karşılaşır...
Bölgeye yeni gelen balıkçılar, yıllardır dedelerinden beridir aynı yere ağ atan eski balıkçıların yerine ağ atıyor ve haliyle tartışma çıkıyor. Bu işe bir nizam vermek gerekiyor ve çözümü şöyle buluyorlar: Ağlak denilen bu yerlere numara veriliyor, balıkçılara da numara veriyorlar ve kura çekiyorlar. Birinci yere birinci gün bir numaralı balıkçı, ikinci gün iki numaralı balıkçı, üçüncü gün üç numaralı balıkçı... şeklinde herkes her yere bir gün mutlaka ağını atmış oluyor. Nasibinde ne varsa onu avlıyorlar.
Amerikalı turistimiz zamanla bu gördüğü olayı ekonomik model haline getiriyor ve “Kamusal Malların Adil Paylaşımı” adı altındaki çalışmayla 2007 yılında Nobel Ekonomi Ödülünü alıyor. Adı Elinor Ostrom...
Ülkemizde 5 bin civarında motorlu taşıyıcılar kooperatifi var. Bakarsanız, bunların çalışma modelleri de aynı. Özü, sıra (iskele hakkı) kurası çekip, sıradaki işi sırası gelene dağıtmaktan ibaret.
Aslına bakarsanız, kendi toplumsal dinamiklerimiz bu şekilde model üretmeye ve kalkınmaya çok elverişli. Kırsalda imece, şehirlerde ahilik ne güne duruyor? Bu kültürel değerler bizim köklerimizde var. Kooperatif dediğimiz de, bu kültürel değerlerin kurumsallaşmış hali.
Kooperatifçilik, aynı Fil Suresinde anlatıldığı gibi, dönemin kapitalisti Ebrehe’ye karşı Ebabil kuşlarının dayanışmasına benzemektedir. Dönemin şartlarında en büyük savaş aracı fillere karşı minik Ebabil kuşları birbirleriyle “karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma” gösterdi. “Küçücük bir kuş, koca bir fil ordusuna karşı ne yapabilir ki” deme! “Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Bir ve beraber olursan aşamayacağın engel yok! vs.”
Elin oğlu ne yapmış?
Fransa’da meşhur üzüm bağlarının olduğu bölgede ileri gelen üreticiler bir organizasyon yaparlar kendi aralarında. Ürünün bol olduğu yılda herkes bir miktar kazancı ortak bir havuz (fon) hesabında tutarlar. Eğer ileriki yıllarda birisinin bağına-bahçesine bir zarar gelirse o ortak havuzdan zararını karşılayalım diye. Yani “riski paylaşırlar”, “karşılıklı kefâlet” uygularlar. Bu organizasyon başarılı olur ve bugün dünyanın hatırı sayılır ölçekli mutuel sigorta kooperatifi olarak faaliyet göstermektedir.
Oysa Yûsuf Suresi 47 ve 48’inci âyeti; “Yûsuf şöyle dedi: Her zaman yaptığınız gibi yedi sene ekin ekeceksiniz. Sonra yiyeceklerinizden ibaret olan az bir miktar hariç, hasat ettiğiniz ürünü başağında bırakın (böyle saklayın) (47). Sonra bunun ardından, saklayacaklarınızdan az bir miktar (tohumluk) hariç, o yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek yedi kıtlık yılı gelecektir (48).”
Burada bir yönüyle anlatılmak istenilenin “savurganlık yapmamak, aşırılıktan kaçınmak, ileriye dönük tedbirli davranmak, yardımlaşmak vs.” gibi kavramlar olduğu görülecektir. Kaldı ki, bahse konu âyetlerde geçen olaylarda da, dönemin şartlarına uygun, ileriye dönük ve uzun sayılabilecek bir planlamaya gidildiği anlaşılmaktadır.
Huğlu Av Tüfekleri Kooperatifi
Dünya Savaşı sırasında Mustafa isimli bir askerimiz, ordudaki görevi itibariyle silahlarla tanışmasıyla, av tüfeği sanatının doğmasına öncü olmuştur. Huğlu’nun coğrafi konumu sebebiyle zamanla bütün kasaba halkının tüfek imalatına olan ilgisi artmış ve bu artış kurumsal bir çatı altında toplanmayı kaçınılmaz hale getirmiştir. 1962 yılında 165 üyesi ile kurumsal bir kimliğe bürünmüş ve kooperatif dünyada bilinen ilk 10 üretici firma arasına girmiştir.
Bugün itibarıyla 17 bin metrekaresi kapalı toplam 25 bin metrekare alanda faaliyet gösteren firma, 548 üye ve 450 çalışanıyla ürettiği tüfeklerin yüzde 80’ini başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Fransa’dan Norveç’e, Lübnan’dan Botswana’ya, Şili’den Filipinlere kadar 50’nin üzerinde ülkeye ihraç etmenin haklı gururunu yaşamaktadır.
“Neler yapabiliriz?” ile devam edelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.