Muhalefet eksikliği kime yarar, kime zarar?
Her partinin seçimlere hazırlanırken güçlü bir motivasyonu vardır. Mesela iktidar partisi elindeki gücü kaybetmemek, iktidarda kalmak için motive olur. Kadrolarını ve seçmenlerini de buna göre motive eder.
Muhalefet partisi de gücü ele geçirmek, iktidar olmak için motive olur. Kadrolarına ve seçmenlerine bu yönde güçlü mesajlar verir. Genel siyaset kuralı budur.
Şimdi Türkiye’ye bakalım.
AK Parti, iktidar partisi olarak her seçimde bu güçlü motivasyonu kurabiliyor. Yerel seçimlerde bile, gücü kaybetmemek ve iktidarı korumaya motivedirler. Tüm kadrolar ve seçmen bu yönde ikna edilir.
Peki muhalefet ne durumda?
TÜRKİYE’DEKİ MUHALFET PARTİLERİ NEYE ODAKLANMIŞ?
Bana söyleyebilir misiniz, hangi muhalefet partisi iktidar olmak, gücü ele geçirmek için kuvvetli bir motivasyon içinde?
MHP, muhalefetten çekildi. İktidarın müttefiki ve bir parçası oldu.
İYİ Parti, iktidar olmak yerine MHP’yi siyasetten silmek için daha çok uğraşıyor. Amacı iktidar olmak değil de, Bahçeli’yle birlikte Erdoğan’ı devirmek sanki.
HDP: Kör ideolojisini sürdürmekten başka amacı, hedefi ve motivasyonu yok.
Gelelim ana muhalefet partisine.
CHP bir seçim strateji kurarken nasıl iktidara gelirim diye plan yapmıyor. Nasıl CHP Genel Başkanlık koltuğunu korurum diye strateji kuruyor. CHP’nin en büyük rakibi kendi içinde. Ekip çekişmesine harcanan efor, iktidar partisiyle mücadeleye harcanan efordan daha fazladır.
CHP İÇİNDEN GELEN ACI İTİRAF
Bir televizyon programında bu konuyu anlatırken, CHP içinden çok önemli bir isim mesaj attı: “Çok doğru tespitler… Bizim parti içinde yaşanan muhalefet, siyasi iktidarla yaşanan muhalefetten beter. O nedenle her seferinde kaybediyoruz.”
Doğrusu çok acı bir itiraf. Ama bu siyasetçi itiraf etmese de Türkiye’de herkes anamuhalefet partisinin bu halde olduğunu biliyor.
Dolayısı ile CHP’nin hiçbir zaman iktidara yürümek, ülkeyi yönetmek gibi bir derdi olmadı son 20 yıldır. Bu yüzden Türkiye’nin solunda her zaman bir parti krizi, genelinde de bir muhalefet sorunu vardır.
CHP içinde nedense herkes genel başkan olmak için motive olmuş durumda. Biraz popüler olan, biraz öne çıkan, hemen kurultay şarkısını söylemeye başlıyor. Mustafa Sarıgül, Muharrem İnce öyle olmadı mı? Şimdi de Öztürk Yılmaz meydan okuyor.
Zaten Kemal Kılıçdaroğlu da öyle yola çıktı. Bir kaset komplosu yüzünden Baykal istifa ettiği için de o koltuğa oturdu.
Kılıçdaroğlu oturduğu koltuğa giden yolu bildiği için, her kurultayda ve her seçimde buna göre bir strateji kurar. Bugüne kadar hep böyle genel başkan kaldı. Bundan sonra da orada kalmak için aynı taktikleri uygulayacaktır.
Seçim kaybetmek CHP’de önemli bir sorun değildir. Asıl iktidar CHP Genel Başkanlığı koltuğudur zannederler.
CHP İSTANBUL ADAYI KRİZİ
Şimdi hiçbir bilgi almamama rağmen yerel seçimler için nasıl stratejiler kurulduğunu anlatabilirim. ‘İstanbul’u alan, parti genel başkanlığını alır’ kuralı herkesin kafasına yerleştiği için, ona göre aday belirlenmeye çalışılıyor.
‘Bu kişi İstanbul’a aday olursa, bir sonraki adımda parti genel başkanlığına oynar mı?’ Eminim ki Kılıçdaroğlu’nun kafasının içinde de bu soru var. Kimse İstanbul’u nasıl alırız sorusunu sormuyor yani.
Fakat Kılıçdaroğlu sıkışmış durumda. Şöyle ki: Muharrem İnce aday olur, seçimi kazanırsa, 4 sene sonra kesin CHP genel başkanı. Hatta yeniden Cumhurbaşkanı adayı olur.
Ancak başka birini aday yaparlar ve CHP yine İstanbul’u Ankara’yı alamazsa, bu kez İnce Kılıçdaroğlu’na açıktan savaş açar. Kurultay delegelerinin çoğu Kılıçdaroğlu’nun ‘tapulu adamı’ olduğu için kazanamaz. Ama CHP bu kez ya parçalanır ya da genel başkan değiştirir.
DEMOKRASİ, MUHALFET OLMADAN GELİŞMEZ
CHP’nin içinde girdiği krizden daha önemli olan şey, ülkede muhalefet sorununun yaşanmasıdır. İktidarı zorlayamıyorlar. Bu yüzden de iktidar kendini geliştiremiyor aslında. Zira güçlü muhalefetin varlığı, iktidar partisini dinç tutar, hep uyanık olmasını sağlar ve sürekli kendini geliştirmesine neden olur.
İşin ilginç yanı şudur: Muhalefetin yoksunluğu yüzünden AK Parti’deki rehaveti kim gideriyor biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi. Evet, Erdoğan kendi partisini ve kadrolarını eleştirerek, istifa etmelerini sağlayarak teşkilatı, kadrolarını ve seçmenlerini diri tutuyor.
Türkiye siyasi tarihinde pek görülmemiş bir şey. Erdoğan o kadar farklı bir siyasetçi ki, sadece iktidarı değil, muhalefeti de kendisi temsil ediyor.
Tüm bunlar AK Parti için faydalı olsa da, ülke demokrasisi için zararlı. Muhalefet olmayınca, demokrasi gelişmez ve güçlenmez.
Güçlü demokrasi olmazsa mutlu vatandaş ve güçlü ülke de olmaz. Muhalefet bence bu kadar önemli bir konu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.