Mehmet Ocaktan

Mehmet Ocaktan

Keşke siyasetin dili daha eğlenceli olabilse

Keşke siyasetin dili daha eğlenceli olabilse

Son dönemde siyasi liderlerin siyaset dilinin ve üsluplarının giderek daha sert, dışlayıcı, ayrıştırıcı ve gergin bir biçimde sürmesi, toplumun bütün kesimlerini derinden etkilemekte ve kutuplaşmayı derinleştirmektedir. Toplumdaki bu çatışma ikliminin yumuşaması için öncelikle siyasetçilerin dilindeki keskinliğin giderilmesi ve daha hoşgörülü bir ortamın oluşturulması zarureti bulunmaktadır.

Maalesef siyasetin söylem dilindeki bu gerginlik yıllar içinde kalıcı hale gelmekte ve siyasette kalite kaybına da yol açmaktadır. Çok uzağa gitmeye gerek yok, Türk siyaset tarihinin son elli yılındaki fotoğrafa baktığımızda, siyaset kültürünün giderek irtifa kaybettiğini görmek mümkün.

Kuşkusuz siyasi liderlerin özellikle birbirleriyle olan ilişkilerinde, her dönemin şartlarına göre zaman zaman gerilimler oluşmuş, ama bu durum asla kalıcı bir düşmanlığa dönüşmemiştir. Zaten siyasetin doğası gereği liderlerin birbirlerini eleştirmeleri, hatta iğneleyici üsluplar kullanmaları son derece normaldir. Önemli olan bunu yaparken siyaset kültürünün ve Türkçenin imkanlarını kullanarak siyasi bir zenginlik oluşturabilmektir.

***

Geçmişteki siyasi liderlerin birbirleriyle olan atışmalarındaki o hiciv ve taşlamaları bugün bile tebessümle hatırlıyoruz. Eminim yaşı müsait olanlar, ya da yakın tarihimizde kısa bir arşiv yolculuğu yapanlar eski siyasi liderlerden Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan gibi liderlerin siyasi literatürümüze giren esprili ifadelerini, söylemlerini hatırlayacaklardır.

Mesela Demirel’in adeta bir darbımesel haline gelen ‘Dün dündür bugün bugündür.’, ‘Aksini diyenin alnını garışlarım!’, ‘Benzin vardı şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik?’, ‘Gap’ı kimseye gap diye gaptırmam.’, ‘Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.’ Aslında bütün bunlar Demirel’in bir başbakan olarak kendisine yönelen eleştirilere pratik cevaplar üretmesinin yanında, siyasi atmosferi rahatlatan mizahi bir zenginliktir.

Aynı şekilde Necmettin Erbakan’ın Demirel ve Ecevit’in partilerini kastederek “Batı kulüpçü bunlar”, “Gulu gulu dansı yapıyorlar” şeklindeki esprili eleştirilerinin yanında, çok daha sert ifadelerle muarızlarına yüklenmiştir. Ama bunu yaparken bile bir seviyeyi ve nezaket üslubunu hep korumuştur. İşte o eleştirilerden bazıları:

- “Siz (AP ve CHP) faizcisiniz, bu yolunuzdan hayır gelmez.”

-“Kandaki bu mikrop temizlenmeden, Batı Kulüp mikrobu temizlenmeden bu dertler hallolmaz.”
-“Ey benim aziz kardeşlerim, bak, kime oy veriyorsun, görüyor musun sen? Görüyor musun bak kime oy veriyorsun? İkisi de (AP ve CHP) montajcı, ikisi de gazozcu...”

-“Kimi eziyorsunuz kimi? Ecevit’le Demirel, siz bir demirci örsünün başında duran 2 ustaya benziyorsunuz, bir biriniz vuruyor, bir öbürünüz.”

O dönemin söylem dilindeki nezaket ve üslup zenginliğinden anlıyoruz ki, geçmişteki siyasetçiler çok daha derinlikli bir kültürel iklimden besleniyorlarmış. Evet onlar da müthiş bir siyasi mücadele içindeydiler, ama hiçbirisi muarızlarını “vatana ihanetle” suçlamıyordu. Meclis’teki bütçe görüşmelerinde, televizyonlarda liderlerin birlikte katıldığı programlarda gümbür gümbür tartışmalar yaşanır, espriler, hicivler havada uçuşurdu. Kuşkusuz bu pozitif hava, toplumda birlikte yaşamanın kalitesini de arttırıyordu.

***

Maalesef günümüzde siyaset, kelimenin tam anlamıyla kültürel bir çölleşme yaşıyor. Hepimiz siyasal dilin daha temiz ve toleranslı bir dil olmasını isteriz, ama ne yazık ki bu iş temennilerle olmuyor. Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki, siyasetteki bu tahripkar dil sadece siyasetçilerden kaynaklanmıyor. Meseleye dünya ve tarih bağlamında baktığımızda, sanırım daha sağlıklı sonuçlara ulaşırız. Düşünün ki tarihin hafızasında Churchill gibi önemli bir siyaset ve devlet adamı var, ama bugün aynı dünyada Trump diye birisi türemiş... Galiba yaşadığımız dönemin kaba ve incelikten yoksun dilini de hesaba katmak gerekiyor.

Keşke politikacılarımız hırslı, öfkeli konuşmalarla kitleleri gereksiz kişilik kavgalarına kilitlemeden daha hoşgörülü ve eğlenceli bir dil kullanabilseler...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ocaktan Arşivi